Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4286 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 2394 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/12/2006NUMARASI : 2006/357-493Taraflar arasında görülen davada;Davacı, maliki olduğu ..ada .. parsel sayılı taşınmaza davalıların kendi aralarında yaptıkları kira sözleşmesi ile baz istasyonu kurmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürüp elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kabulüne dair karar Dairece “… kayden davacıya ait taşınmazın davalı dernekçe kiraya verilmesinin davacıyı bağlamayacağının, işgalinin haksız olduğunun benimsenerek davanın kabul edilmesinin doğru olduğu, ancak BK’nun 83.md. göz ardı edilerek ecrimisil alacağının yabancı para üzerinden hükmedilemeyeceği düşünülmeksizin 9000 USD ecrimisile karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle ..” bozulmuştur.Bozmaya uyularak davanın kabulü ile davacıya ait taşınmaza davalıların elatmalarının önlenmesine, enkazların yıkımına, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, diğer isteklerin reddine karar verilmiştir.Karar, davacı ve davalılar vekilleri tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.4.2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Yenimahalle Ulu Cami Yap.ve Yaşatma Derneği vekili Avukat .....ile temyiz eden Turkceel İlt.Hiz.A.Ş. vekili Avukat ..geldiler davetiye tebliğe rağmen diğer temyiz eden vekili Avukatlar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü : -KARAR-Dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Kısa kararda olmadığı halde gerekçeli karara “…davalılardan müştereken ve müteselsilen 16.8.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile …”ibaresinin eklenmesi suretiyle kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişkiye düşülmüştür.Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, 13.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 500.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.