MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis davası sonunda, yerel mahkemece 61 nolu parselle ilgili ret kararı kesinleştiğinden karar verilmesine yerolmadığına, 492 ada 1 nolu parselle ilgili tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, tenkis isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tenkis isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları ...'nun 492 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki payını son eşi olan davalıların annesi ...'ye bağışladığını, öte yandan yine murisin 1238 ada 61 sayılı parseldeki dairesini de üçüncü kişiye satarak elde ettiği parayı davalılar için kullandığını ileri sürerek, 1 nolu parsel bakımından miras payları oranında tapu iptal ve tescile, mümkün olmadığı takdirde tenkise, diğer taşınmaz bakımından ise tenkise karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar vekili, hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığını, iddiaların doğru olmadığını, 1 nolu parsel üzerindeki binanın üst katını davalı ...'un yaptırdığını belirterek davanın reddini savunmuştur. 61 nolu parselle ilgili davanın reddine, diğer taşınmazla ilgili tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, tenkis isteğinin kabulüne dair verilen karar, Dairece; ''...Her iki taşınmazla ilgili işlemler dikkate alındığında, olayda 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İBK'nın uygulama yerinin bulunmadığı, koşullarının varlığı halinde tenkis hükümlerinin uygulanabileceği kuşkusuz olup; 1238 ada 61 sayılı parsel bakımından murisin saklı payı zedeleme kastı da kanıtlanamadığından, anılan parsel hakkındaki davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacıların öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. 492 ada 1 sayılı parsele yönelik temyiz itirazlarına gelince; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmalarının (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu(inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul, miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilebilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümünün bilinmesiyle mümkündür. Tereke, miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de terekenin pasifidir. Belirtilen borçların aktiften indirilmesiyle net tereke oluşur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılıp parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. Miras bırakanın Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif(nesnel) ve subjektif(öznel) unsurlar dikkate alınarak saptanmalıdır. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda(ölüme bağlı tasarruflar veya Türk Medeni Kanunu'nun 565. maddesinin 1., 2. ve 3. bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde, özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Türk Medeni Kanunu'nun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı mahfuz hisseli mirascılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa, davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde, tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK. 564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse, bu kısımlar bağımsız bölüm halinde taraflar adına tescil edilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde, sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Bu durumda davalıdan tercihi sorulmalı, sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın mirasın açıldığı gündeki değerine, o günden karar gününe kadar geçen süre içindeki toptan eşya fiyat endeksleri ile bu süre içinde oluşan nitelik ve imar değişikliği gibi fiyata etkili özel unsurlar hakkaniyet kuralları çerçevesinde uygulanarak değer hakim tarafından belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir. Somut olayda, Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 4722 sayılı Kanunun 17. maddesindeki "Mirasçılık ve mirasın geçişi, mirasbırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir." hükmü karşısında, davada 743 sayılı Medeni Kanun'un değil, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun tenkisle ilgili hükümlerinin uygulanacağı açıktır.Hal böyle, olunca, 492 ada 1 sayılı parsel bakımından uzman bilirkişilerden belirtilen ilkeleri kapsar içerikte raporlar alınması ve karar günü itibariyle belirlenecek değer üzerinden tenkise karar verilmesi gerekirken, murisin ölüm tarihi itibariyle belirlenen değere faiz yürütülmek suretiyle hüküm kurulması isabetsizdir.'' gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde 61 nolu parselle ilgili ret kararı kesinleştiğinden karar verilmesine yerolmadığına, 492 ada 1 nolu parselle ilgili tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, tenkis isteğinin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, bozmaya uyulmakla tarafları yararına usuli kazanılmış haklar doğar. Öyleyse mahkemece yapılacak iş, bozmada işaret edilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak davanın sonuca bağlanmasından ibarettir.Ne var ki; mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.Şöyle ki, çekişmeye konu 492 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kök muris ... tarafından eşi Emine'ye devrine dayanak resmi aktin getirtilip davalı adına kayıtlı payın tamamının mirasbırakandan geçip geçmediğinin belirlenmediği, taşınmazın mirasbırakanın ölüm tarihindeki değeri tespit edilerek bu rakam üzerinden davacıların saklı paylarına tecavüz olup olmadığı hesaplanıp bu değerler üzerinden sabit tenkis oranının saptanmadığı, öte yandan; davalıların murisi ... mirasta saklı pay sahibi olup, kendisine yapılan kazandırmadan saklı paydan fazlası ile sorumlu olacağının dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır.Hâl böyle olunca; davalıların murisi ...'nin 492 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki payı edinmesine dayanak tüm resmi akitler getirtilerek mirasbırakan ...'un, eşi ...'ye bağışladığı, pay oranının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, ondan sonra bozma ilamında ve yukarıda değinilen hususlar gözetilmek suretiyle öncelikle mirasbırakanın aktif ve pasif terekesinin sağlıklı olarak tespit edilmesi, uzman bilirkişi marifetiyle sabit tenkis oranı belirlenerek çekişmeye konu taşınmazın belirlenen sabit tenkis oranında bölünüp bölünemeyeceği konusunda ilgili makamlardan bilgi alınması, bölünmesi mümkün değil ise davalı kayıt malikinden tercih hakkının sorulması ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu taşınmazın karar tarihindeki veya karar tarihine en yakın tarihteki rayice göre değerini gösterir rapor alınması ve belirlenecek bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin hüküm altına alınması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.