MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.03.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Davacı, 116 ada 17 parsel sayılı taşınmazın paydaşları olan bir kısım davalılar tarafından kamulaştırmasız elatma nedeniyle bedel davası açıldığını, 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.10.2002 tarih, 2002/443 esas, 2002/1084 karar sayılı kararı ile 2.000.000.000 TL bedelin tahsiline ve 116 ada 17 parselin 1.059,00 m2.lik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı ... ad??na tesciline ve yol olarak terkinine karar verildiğini, daha sonra davalıların ek davalar açmak suretiyle kamulaştırmasız elatma bedellerini tahsil ettiklerini, tescile dair mahkeme kararı henüz infaz edilmeden aynı bölgede... İlçe Belediye Başkanlığı' nca 3194 sayılı yasanın 18. maddesine göre imar uygulaması yapılarak 116 ada 20 parselde davalılar adına pay tescilinin yapıldığını, bedelini aldıkları yerin yeniden adlarına tesciline ses çıkarmayan davalıların, daha sonra kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, böylece toplamda 635,40 m2.lik fazla imar parselinde pay sahibi olduklarını, 06.01.2010 tarihinde kamulaştırma şerhinin kaldırılması için müracaat edildiğinde 02.02.2010 tarihinde encümen kararı ile, davalılara ödenen kamulaştırmasız elatma bedellerinin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsil edilmesine karar verildiğini ileri sürerek 116 ada 20 parseldeki bağımsız bölümlerin % 21.80 m2.lik kısmın tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline, olmadığı taktirde 949.593,83 TL bedelin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır.Davalılar, şüyulandırma işlemine karşı açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini, 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.10.2002 tarih, 2002/443 esas, 2002/1084 karar sayılı kararının taraflar arasında kesin hüküm olduğunu, kesinleşmiş karara karşı davalıların ancak yargılamanın yenilenmesini isteyebileceklerini, imardan yıllar sonra haberdar olduklarını, kendilerine imar uygulamasına dair bir tebliğ yapılmadığını, yola terkin edilen kısımda fiili bir kullanımlarının bulunmayıp, bu yerin kamunun kullanımına tahsis edildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişme konusu 116 ada 17 parsel sayılı taşınmaza davacı belediyenin kamulaştırmasız elatması nedeniyle bedel istekli davalılarca açılan dava ve ek davaların kabulle sonuçlanıp anılan kararların kesinleştiği, 1.059,00 m2.lik kısmın yol olarak terkinine hükmedildiği, yol olarak terkine dair kesinleşen ilamın tapudan infazının yapılmadığı, daha sonra... Belediyesince aynı bölgede imar uygulaması yapılarak davalılar tapusundan .... payının 635.40 m2 eksik kesildiği, davalılara değişik mahkeme kararları ile toplamda 979.593,72 TL ödeme yapıldığı, bu bedelin karşılıksız olmayıp davalıların sebepsiz zenginleştiklerinin söylenemeyeceği, davalıların tapu iptali ve tescil taleplerinin reddi gerektiği, şartları oluşması halinde davalıların fazladan 635.40 m2 fazla yer edinmekle bu bölümün bedelini ödemekle yükümlü oldukları, bilirkişilerce tespit edilen bedele hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 116 ada 17 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı iken davacı belediyece 1996 yılında taşınmaza fiilen elatılarak yol yapıldığı, bu nedenle davalılar tarafından açılan kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat davası sonucunda 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.10.2002 tarih, 2002/443 esas, 2002/1084 karar sayılı kararı ile 2.000.000.000 TL bedelin tahsiline ve 116 ada 17 parselin 1.059,00 m2.lik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tesciline ve yol olarak terkinine karar verildiği, anılan kararın derecattan geçmek suretiyle 29.09.2003 tarihinde kesinleştiği, yol olarak terkine ilişkin ilamın henüz infazı yapılmadan... Belediyesince yapılan ve 31.12.2004 tarihinde tescil edilen imar uygulaması ile 116 ada 20 parsel olarak davalılar adına taşınmazın paylı mülkiyet üzere yeniden tescilinin yapıldığı anlaşılmaktadır.Öte yandan, davalıların 116 ada 20 sayılı imar parselinde bina yapımı için dava dışı yüklenici ile 13.05.2009 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıkları, ardından 19.08.2010 tarihinde anılan taşınmazda kat irtifakı tesisi ile davalılar adına A, B, C ve D Bloklarda bağımsız bölümlerin tescilinin yapıldığı görülmektedir.Diğer taraftan, yukarıda içeriği açıklanan mahkeme kararı ile yol olarak tapudan terkinine karar verilen 1.059,00 m2.lik kısmın terkin işlemi yapılmamakla birlikte, mahkemece, mahallinde keşif yapılmadan dosya üzerinden alınan bilirkişi raporunda, 635.40 m2.lik kısmı imar ile davalıların fazladan elde ettikleri tespitine yer verilerek bu kısmın ikame bedelinin belirlendiği açıktır.Hemen belirtmek gerekir ki, çekişme konusu edilen taşınmaz bölümünün kesinleşen mahkeme kararı ile tapudan yol olarak terkinine karar verilmiş olmakla davacıların tapu iptali ve tescil isteklerinin reddine karar verilmiş bulunmasında bu nedenle bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacıların öteki temyiz itirazları ile davalıların temyiz itirazlarına gelince, dosya kapsamı ile davacıların terditli talepleri olan bedel isteği bakımından mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yokturŞöyle ki, dava konusu edilen taşınmazda imar uygulaması yapılmasına dair kayıt ve belgeler merciinden istenmemiş, imar evrakları üzerinde inceleme yapılıp, kayıtlar üzerinden tespit ve denetim yapılmamış olduğu gibi, ayrıca, taşınmazın mahallinde keşif yapılmadan ve ehil bilirkişilerden rapor alınmadan sonuca gidilmiş olması doğru değildir.Hâl böyle olunca; dava konusu edilen taşınmazda imar uygulaması yapılmasına dair imar evraklarına ilişkin tüm kayıt ve belgelerin merciinden istenmesi, imar evrakları üzerinde gerekli inceleme ve denetimin yapılması, ondan sonra uzman bilirkişiler marifetiyle mahallinde keşif yapılarak, 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.10.2002 tarih, 2002/443 esas, 2002/1084 karar sayılı kararına esas alınan kayıtlar ile imar uygulamasına ilişkin kayıtların çakıştırılması suretiyle anılan mahkeme kararı ile davacı idarenin tescilsiz kazandığı alanda imar uygulaması sonucu davalıların yeniden hak sahibi oldukları miktarın kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, bilirkişilerden uygulamayı gösterir, denetime elverişli rapor alınması, daha sonra davalılar lehine imarla fazladan elde ettikleri tespit edilen alan üzerinden davacı istek ve itirazları dikkate alınarak usulüne uygun şekilde bedelin belirlenmesi ile hasıl olacak sonuca göre bedele hükmedilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Davacıların ve davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı alınıp birbirlerine verilmesine, 07.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.