MAHKEMESİ : DÜZCE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/12/2013NUMARASI : 2012/358-2013/811Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve miras payı oranında tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların mirasbırakanı A.. Ş..'ın 17.09.2010 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı oğlu Mehmet, davalı oğulları Orhan ve Metin ile dava dışı eşi Ayşe ve çocukları İrfan ile Engin'i bıraktığı, mirasbırakanın kayden maliki bulunduğu 805 parsel sayılı taşınmazından 7000/18292 payını 14.09.1992 tarihli akitle, yine 2823/9146 payını 09.02.2010 tarihli akitle davalı oğlu Orhan'a tapuda satış göstermek suretiyle temlik ettiği, Orhan'ın da 2825/9146 payı kardeşi davalı Metin'e 18.08.2011 tarihli akitle devrettiği, davalı Orhan'ın bir kısım paylarını da dava dışı kişilere satarak sonuçta 805 parselde 474/4573 paya sahip olduğu anlaşılmaktadır. Anılan temliki işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle davacının mirasçılık belgesindeki payı oranında davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Ne var ki; çekişme konusu taşınmazın yargılama sırasında, 24.09.2012 tarihinde 1269 ve 1270 no'lu parsellere ayrıldığı ve ifraz sonucu oluşan 1270 no'lu parselin bir kısmının 28.09.2012 tarihinde İmar Kanunu'nun 18.madde uygulaması görerek 1383 ada 1,2,3,4 parsellerin ve 1384 ada 1,2,3,4,5,6 no'lu parsellerin oluştuğu, keşif sonucu alınan Fen Bilirkişi raporunda da bu konuda bir tespitte bulunulduğu görülmektedir. Bu durumda yeni oluşan parseller üzerinden hüküm kurulması gerektiği halde hukuki dayanağı kalmayan başka bir deyişle ifraz ve imar işlemi ile kaydı kapatılan kadastral parsel üzerinden karar verilemeyeceği açıktır. Anılan bu husus; doğru sicil oluşturma ilkesinin bir sonucu olup dolu pafta ilkesine aykırı düşmektedir. Öte yandan devletin sicil oluşturmadan kaynaklanan görevi ve kamu düzeniyle ilgili olduğundan mahkemece re’sen gözetilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur.Hal böyle olunca; ifraz ve imarla oluşan parseller hakkında hüküm tesisi gerekirken infazı mümkün olmayacak şekilde sayfası kapatılan eski parsel numarası üzerinden karar verilmesi isabetsizdir.Öte yandan, nispi karar harcının, keşfen belirlenen ve davacının miras payına isabet eden dava değeri üzerinden hükmedilmesi gerekirken, dava dilekçesinde gösterilen değer itibariyle noksan harç tahsiline karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan her bir davalı adına kayıtlı payların farklı olduğu dikkate alınarak dava değerinin ayrı ayrı belirlenmesi, harç ve vekalet ücretinin ayrı ayrı hesaplanması yerine, tamamının davalılardan birlikte tahsiline karar verilmesi de doğru değildir.Davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.