MAHKEMESİ : ÇAYCUMA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/03/2013NUMARASI : 2011/223-2013/475Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, davacı, kayden maliki bulunduğu ... ada 7 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının davalı şirket tarafından telefon santralı kurularak işgal edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi, santralin kaldırılması ve ecrimisil istemiş, yargılama sırasında davacının ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.Davalı, çekişmeli taşınmaza telefon santralinin, davacı vekilinin 22.09.1989 tarihli taahhütnamesi uyarınca, davalı şirket ile köy muhtarı arasında düzenlenen 29.11.1990 tarihli kira sözleşmesi gereğince yerleştirildiğini ve geçerli bir kira sözleşmesine istinaden taşınmazın kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davanın reddine dair verilen karar Dairece, kira sözleşmesinin davacıyı bağlamayacağından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden davanın, el atmanın önlenmesi ve 8.000.00-TL ecrimisilin tahsili istemiyle, 8.000.00-TL harca esas değer bildirilerek ve bu miktar üzerinden harçlandırılarak açıldığı, el atmanın önlenmesi bakımından başlangıçta ve yargılama sırasında hiç harç alınmadığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından (4.3.1953 tarihli 10/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) ibaret olacağı ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanunu'nun 26, 27, 28, 30 ve 32 maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır. Öte yandan, Harçlar Kanunu, harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 Sayılı Kanunun 32.maddesinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış 30.madde hükmünde de "...muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)'nun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır." düzenlemesine yer verilmiştir. Bu nedenle mahkemece el atmanın önlenmesi isteği bakımından nisbi harç alınmaksızın davanın ikamesi ve yürütülmesi yasal olarak olanaklı değildir.Kabule göre de, mahkemece son celsede dosya tefrik edilmeksizin, ara kararla, dahili davacı Kenan yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmadığı gibi anılan kişi hakkında herhangi bir nihai karar verilmemiş olması da isabetsizdir.Ayrıca davacı yerine davaya katılan miraçıların, miras payları birbirinden farklı olduğu ve mirasçılardan biri yönünden nihai hüküm kurulmadığı anlaşıldığı halde bu hususlar gözetilmeden HMK'nun 297/2. maddesine aykırı olarak, ecrimisil bedelinin tamamının davacıya ödenmesi şeklinde ve infazda tereddüt oluşturacak biçimde hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.Hal böyle olunca; öncelikle el atılan yerin değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu gereklilik yerine getirildiği takdirde davaya devam edilerek işin esasına girilmesi ve yukarıda değinilen hususlar da dikkate alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın harçsız görülmesi sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Davalı tarafın bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.