Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 420 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21390 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : ÇARŞAMBA SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/12/2013NUMARASI : 2012/808-2013/1305Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden davacının, dokuz parça taşınmazın mirasbırakanı Mehmet kızı Z.. K..'na ait olduğunu ancak tapu kaydında mirasbırakanın soyisminin sehven K..olarak yazıldığını ileri sürerek tapu kaydının düzeltilmesi istemiyle eldeki davayı açtığı; dava konusu taşınmazların bir kısım paylarının "Z..K..: Mehmet kızı" adına kayıtlı olduğu ve kayıtların imar uygulamasıyla oluştuğu; nüfus müdürlüğünden gelen yazıda Mehmet kızı Zekiye K... veya Zekiye K.. isimli bir kayda rastlanmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/2-ç-1 maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır.HMK'nun geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazlara ilişkin kayıtlar, imaren oluştuğu halde taşınmazların hangi parsellerden geldiği tam olarak belirlenmeden bu bağlamda imar dağıtım cetvelleri ve diğer belgeler getirtilip irdelenmeden taşınmazlarla bağlantısı denetlenemeyen .....ada 24 parsele ilişkin belgelerle yetinilmesi doğru olmadığı gibi ..... ada 24 parselde Z..K..'na ait payın, Mart 1328 tarihli, 102 ve 103 sıra nolu tapu kaydından geldiği anlaşıldığı halde bu kayıtlar da incelenmeden sonuca gidilmiş olması doğru değildir.Ayrıca dosyada bulunan 1942 tarihli ve 20 sıra nolu tapu kaydında, taşınmazın yarı payı K... M.. Ç...oğlu İbrahim ve M..Ç.. karısı ve Abdi kızı Fatma'nın malı olup 1330 yılında ölümüyle evlatları İbrahim, Havva ve Zekiye'yi bıraktığı, İbrahim'in de 1332 yılında ölümüyle karısı Hatice ile kızları Nesime ve Şadiye'yi bıraktığından, bahsedildiği halde nüfus kayıtları getirtilerek anılan kişilerle davacı mirasbırakanı arasında herhangi bir bağlantı bulunup bulunmadığının belirlenmemesi, özellikle taşınmazlarda paydaş olan ve Z..K..nun kardeşi olduğu anlaşılan Mehmet kızı H..K..(veya K...)'na ilişkin nüfus kayıtlarının getirtilip incelenmemesi de isabetsizdir.Diğer taraftan tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesine ilişkin davalarda amaç, tapu malikinin kimlik bilgilerinin nüfus kaydındaki bilgilere uygun hale getirilmesidir. Bu nedenle nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda, tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir tespit kararı verilmesi gereklidir. Somut olayda da, davanın kanıtlanması ve Z...K..'na ait nüfus kaydı bulunmadığının sabit olması durumunda tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kaydına uygun hale getirilmesi mümkün olmadığından dava konusu taşınmazlarda paydaş olan kişi ile davacı mirasbırakanının aynı kişi olduğuna ilişkin bir tespit hükmü kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması da hatalıdır.Hal böyle olunca yukarıda belirtilen ilkeler ve değinilen olgular dikkate alınarak araştırma yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalı tarafın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.