Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4186 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 14366 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ : SİLİVRİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/06/2010NUMARASI : 2006/117-2010/306Taraflar arasında görülen davada:Davacılar, mirasbırakanları babaları S.. B..'in kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak çekişme konusu 7 parça taşınmazını oğlu H. ve onun çocukları olan N. ve A.'ya tapuda satış göstererek temlik ettiğini, onların da muvazaayı gizlemek niyetiyle taşınmazları diğer davalılara devrettiklerini, temlik alan davalıların ise iyiniyetli olmadıklarını ileri sürüp satış işlemlerinin miras payı oranında iptali ile adlarına tescilini olmazsa taşınmazların bedelinin N.A. ve F.'dan tahsilini istemişlerdir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, miras bırakanın oğluna ve torunlarına yaptığı temliklerin danışıklı olduğu, kayıt maliki diğer davalıların kötüniyetlerinin ispatlanamadığı gerekçesiyle haklarındaki tapu iptal ve tescil davasının reddine, davalılar F.,N. ve A. yönünden tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacılar ve bir kısım davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.4.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil N. Bilmez ile vekili Avukat H. O. ile yine temyiz edenler vekili Avukat A.T. geldiler, duruşmaya başland??, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa bedel isteğine ilişkin olup mahkemece, bedel isteği bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların mirasbırakanı 19.1.2004 tarihinde ölen S. B. malik olduğu 767 ve 359 parsel sayılı taşınmazlarını oğlu H.'den olma torunu N., ( 26.9.1990 ve 13.3.2000 tarihlerinde ) 878, 377 ve 1352 parsel sayılı taşınmazlarını ise yine H. oğlu torun A.'ya, ( aynı tarih ve 3.4.2000 tarihlerinde ) keza, 1119 ve 1295 parsel sayılı taşınmazlarını ise kendisinden önce ölen H.'e 26.9.1990 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, bu şekilde taşınmazları temellük eden H.,N.ve A.'nın diğer davalılara taşınmazları satış suretiyle intikal ettirdikleri ve davacıların mirasbırakanının ilk ellere yapmış olduğu satışların kendilerinden mal kaçırmak amacıyla gerçekleştirildiğini ileri sürerek eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır. Gerçekten de, mahkemece, H.,N.ve A.'ya yapılan temliklerin muvazaa ile illetli olduğu doğru olarak değerlendirilen delillerle sabittir. Bu yönde mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Ancak, 2.ve 3.el durumunda bulunan son kayıt maliklerinin edinmelerinde iyiniyetli oldukları kabul edilerek iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.Şöyle ki, davalılardan H. U.H.'in eşi F.'nın kardeşi A. U.un eşi, keza, H. Ö. F.'nın kız kardeşi; M.A. H.'in bacanağı; K.ve T.'nın ise davalı olanN.ve A.'nın yakın arkadaşı oldukları dosya kapsamı ile belirgin olup TMK'nun 1024.maddesi hükmü gereğince muvazaalı işlemi bilen ve bilmesi gerekli konumda bulundukları, bu sebeple aynı yasanın 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları tartışmasızdır. Öyle ise, mahkemenin iyiniyetli olduklarına dair kabulünde isabet bulunmamaktadır. Her ne kadar dosyaya para ödendiğine dair bazı makbuzlar ibraz edilmiş ise de anılan makbuzların taşınmazların satışına ilişkin olduğuna dair bir delil ve emare yoktur. Kaldı ki, bu husus da ispatlanmış değildir.Öte yandan, dava tarihinde anne S. sağ olup dava sırasında ölmüş ve mahkemece buna isabet eden pay da kabul kapsamına alınmak suretiyle davanın kabulü cihetine gidilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, davacılar davalarını pay oranında açmışlar ve bu şekilde anılan isteğin mahkemece yargılama sırasında ölen annenin payına da sirayet ettirilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Esasen bu husus dava ekonomisinin de bir sonucudur.Hal böyle olunca, bozma nedenine göre davalılar F.,N.ve A.'nın temyiz itirazları yerinde olmayıp reddine, davacıların temyiz itirazlarının ise kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacılar vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına, 10.4.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.