Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4183 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 595 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/10/2010NUMARASI : 2010/304-2010/278Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacılar, 13815 ada 15 sayılı parselin paydaşı olan bir kısım davalıların alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla paylarını muvazaalı olarak diğer davalılara bedelsiz devrettiklerini ileri sürüp, muvazaalı devir ve temliklerin iptali ile eski hale iadesini istemişlerdir.Birleşen dosyanın davacısı G.K. taşınmazdaki payının bir kısmını üvey oğulları C. ve M..'nın hileli işlemleri sonucu müteahhitlere devrettiği söylenerek kandırıldığını ve davalı M.S.a bedelsiz devredildiğini sonradan öğrendiğini ileri sürüp, davalı M. adına olan tapunun iptali ile adına tescilini istemiştir.Davalı C., iddiaların doğru olduğunu bildirmiş, diğer davalılar davanın reddini savunmuşlardır.Asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece;"kısa karara çelişkili olacak şekilde gerekçeli karar yazılmasının doğru olmadığı" gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahkemece; " tasarrufun iptali davasının kısmen kabulüne, birleşen hile hukuksal nedenine dayalı davanın kanıtlanamadığı" gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.Karar, asıl davanın davalıları A.Ö. E.T. A.S.D. birleşen davanın davacısı G.K. asıl davanın davalısı C. K. tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.4.2012 salı günü yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı A.S.D.vd. vekili Avukat M. N. Ö. davalı M. S.vekili Avukat K. Y. davalı G. K.vekili Avukat Ş. Y., davalı asil C. K. ile temyiz edilen davacı asil H. K. geldiler, davalı asil K. G.de geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edilen davacı asiller gelmediler, yine davetiye tebliğine rağmen diğer davalı asiller ve davalı vekili Avukat gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerinin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Asıl dava, tasarrufun iptali, birleşen dava ise hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Birleşen davanın davacısı G., her ne kadar çekişme konusu taşınmazdaki payının temlikinin hata ve hileye düşürülmek suretiyle gerçekleştirildiğini ileri sürerek iptal ve tescil istemişse de diğer davalılar ile birlikte kendisine karşı açılan tasarrufun iptaline ilişkin davaya vermiş olduğu esasa cevap dilekçesinde payını iradi olarak temlik ettiğini, bir bedel almadığını bildirdiği halde bu defa, temlikin hata ve hile ile illetli olduğunu ileri sürerek birleşen davayı açmıştır.Hemen belirtilmelidir ki, davacı G.'nin asıl davaya karşı cevap dilekçesinde belirttiği hususlar iradeyi ifsad edici sebebe dayanmadığı sürece kendisini bağlar. Her ne kadar, hile ile alındığı iddiasında da bulunulmuşsa da bu iddiasını doğrular nitelikte inandırıcı herhangi bir delil elde edilemediği, bir başka ifade ile iddianın kanıtlanamadığı gözetilmek suretiyle mahkemece birleşen davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.O halde, birleşen davanın davacısı G.'nin temyiz itirazları yerinde değildir, reddi ile aleyhindeki bu hükmün onanmasına.Asıl davanın davalılarının temyiz itirazlarına gelince, davacılar, G.ile taşınmazın diğer paydaşlarının yapmış oldukları pay temliklerinin alacaklılardan mal kaçırmak gayesi ile gerçekleştirildiğini ileri sürerek tasarrufun iptalini istemişlerdir.Bilindiği üzere; İcra İflas Kanununun 277.ve takip eden maddelerinde öngörüldüğü üzere, tasarrufun iptalinin istenebilmesi için öncelikli koşulun alacağın muvakkat veya kati aciz vesikasına bağlanmış olması gerektiği tartışmasızdır. Oysa somut olayda alacağın temini bakımından gerek eldeki taşınmaz ve gerekse dava dışı taşınmazlar bakımından sicil kayıtlarına haciz şerhi konulduğu dosya kapsamı ile sabit olmakla beraber eldeki davanın kabul edilebilmesi bakımından yasada öngörülen şekilde dosyaya bir aciz vesikası ibraz edilmiş değildir.Öyle ise, bu istek bakımından asıl davanın da reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmiş olması isabetsizdir.Asıl davanın bir kısım davalılarının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden asıl davanın davalılarından A.Ö. E.T., A.S. D.vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 10.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.