Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4162 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 14721 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: AĞRI 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 13/10/2011NUMARASI: 2011/91-2011/375Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 953 parsel sayılı taşınmazın 22.345,57 m²'lik bölümü ile, 954 parsel sayılı taşınmazın 9.667,65 m²'lik bölümünün aktif dere yatağı olmasına rağmen kadastro çalışmalarında davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, dere yataklarının devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini ileri sürerek, anılan bölümlerin tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma istemi değer yönünden reddedilerek, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, tapu iptal ve terkin isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazların geldisini teşkil eden 306 nolu parselin kadastro tespitine itiraz neticesinde davacı Hazine'nin taraf olmadığı Ağrı Kadastro Mahkemesinin 1986/149 E. 1995/58 K. sayılı kesinleşen kararı ile tapuya tescil edildiği, anılan bu parselin ifrazı neticesinde davaya konu 953 ile 954 nolu parsellerin oluştuğu ve taşınmazların davalılar adına paylı olarak kayıtlı oldukları anlaşılmaktadır. Davacı, taşınmazların bir bölümünün aktif dere yatağında kaldığı ve dere yataklarının devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Ne varki, Kadastro Mahkemesindeki dava dosyasında her nekadar tespite dayanak alınan tapu kaydı keşif sırasında uygulanmışsa da anılan dosyada Hazine taraf olmadığından bu uygulamanın Hazineyi bağlamayacağı kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, Mahkemece aralarında Jeoloji Mühendisi ve Harita Mühendisi bilirkişilerinde bulunduğu bilirkişi kurulunca mahallinde yeniden keşif yapılarak tespit dayanağı tapu kaydının kapsamının belirlenmesi, Kadastro Mahkemesinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporlarında M. N.taşınmazların kuzey sınırında gösterildiği halde, eldeki dava dosyasında yapılan keşif sonucunda düzenlenen 22.12.2010 tarihli fenni bilirkişi raporundaki krokide davaya konu taşınmazların içerisinden geçtiği görülmekle anılan bu çelişkinin giderilmesi, keza Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün davaya konu taşınmazların bulunduğu alanda çalışma yaptığı da bildirilmiş olup, çalışmanın hangi tarihlerde yapıldığı ve niteliği konusunda araştırma da yapılarak buna ilişkin tüm belgelerin getirtilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalıların, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.