MAHKEMESİ : SELİM ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/01/2008NUMARASI : 2004/724-2008/8Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, 17.12.1996 tarih 4 sıra nolu tapu kaydı ile ...Köyü Tüzel Kişiliği adına kayıtlı taşınmaz ile 19.01.1960 tarih 14 sıra nolu tapu kaydı ile H.A. adına kayıtlı taşınmazlara davalının haksız olarak hayvan bırakmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi isteminde bulunmuşlardır.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma istemi değerden reddedilerek, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden toplanan delillerden; davacıların pay tapu kayıtlarına dayanmak suretiyle kayıt kapsamında kalan yerlere davalı köyün hayvan otlatmak suretiyle el attığını ileri sürerek eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.Davacıların dayandığı tapu kayıtlarının miktarının 3 dönüm olduğu ve sınırlarının da şarken M. oğlu tarlası,şimalen Mukaddeme değirmen elyevm arsa,garben ...karyesi tarlası,C. D.. suyu ırmağı olduğu ve buna göre teknik bilirkişiden elde edilen raporda sınırlar krokisinde gösterilerek kapsamının da 4682292.18 m2 olduğu bildirilmiştir.Dosya kapsamına göre, teknik bilirkişi raporunda kuzeyde gösterilen .. karyesinin genişletilebilir nitelikte, Mukaddeme değirmenin ise nokta sınır olduğu ve M.oğlu tarlasının da keza geniş bir alanda yer alan ve nokta sınır niteliği taşıdığı, güneyde gösterilen eski değirmen suyunun da taşınmazı kuzeyden güneye doğru ikiye böldüğü görülmektedir. Öte yandan Toptaş tepe denilen yerin ayrıca köyün konum noktasının da kayıt kapsamında gösterildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, 3402 sayılı yasanın 20.maddesi hükmü uyarınca haritası bulunan tapu kayıtlarının kapsamının haritasının uygulanmak suretiyle belirleneceği açıktır. Eğer tapu kaydının haritası yok ise sınırlarının sabit olması halinde kapsamının sınırlarına değer verilerek belirleneceği, bir başka ifade ile sabit sınırlı kayıtlarda sınırlar nereyi kapsıyorsa kaydın kapsamının bu olacağı, yok eğer gayrı sabit sınırlı ise kaydın miktarı ile geçerli olacağı tartışmasızdır. Gerek anılan bu ilkeler ve gerekse tapu kayıt sınırları gözetildiğinde kaydın sabit sınırlı olduğunu kabule olanak yoktur.O halde kaydın miktarı ile geçerli olacağında şüphe bulunmamaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması,doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisin deki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi,böylece yanların dayandığı,usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.Somut olaya gelince, davacıların dayanağını teşkil eden kaydın ilk tesisinden itibaren tüm tedavül kayıtları getirtilmemiş, haritasının bulunup bulunmadığı konusunda bir araştırma yapılmamış olması doğru olmadığı gibi, kabul tarzı itibarıyla da kayıt gayrı sabit sınırlı olduğu halde miktarıyla geçerli olduğu gözetilmeksizin miktarından çok fazla olacak şekilde kapsam tayin edilmiş olmasının da doğru olduğu söylenemez. Hal böyle olunca, eksik inceleme ile yetinilerek hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 6.4.2009 tarihinre oybirliğiyle karar verildi.