Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4149 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3170 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : HALFETİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/07/2012NUMARASI : 2010/259-2012/296Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacı, kayden paydaşı olduğu 602 parselin güney kısmına davalının zeytin ağacı dikmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi isteği ile eldeki davayı açmış, 21.6.2012 tarihli dilekçe ile de davasını ıslah ettiğini belirterek, ağaçların kaldırılması isteğinde bulunmuştur.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava dilekçesinde elatmanın önlenmesi istenilen yer için gösterilen değer üzerinden harç ödenmek suretiyle davanın açıldığı, ıslahla kaldırılması istenilen zeytin ağaçları bakımından ise bir değer gösterilmediği, yargılama sırasında ise elatılan bölümün zemin değeri saptanmadığı gibi, zeytin ağaçlarının da değerinin tespit edilmediği,sadece yıllık gelir hesabı yapılmakla yetinildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK'nun 413 ve 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 16.maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (04.03.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanunu'nun 26, 27, 28, 30 ve 32 maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır. Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Yasası, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür. Somut olayda mahkemece, elatmanın önlenmesi istenilen taşınmaz ile yıkımı istenilen ağaçların değeri keşfen saptanmadığı gibi, davaya konu her iki isteğin de ayrı ayrı kabulüne karar verilmesine karşın maktu harcın da altında olacak şekilde 4.00 TL karar ve ilam harcına hükmedilmiştir. Esasen,alınacak nispi harcın kabul kapsamına alınan kalemler yönünden resen gözetilmesi gerektiği açıktır.Hal böyle olunca, öncelikle davada elatıldığı ileri sürülen arzın ve üzerinde yıkımı istenilen zeytin ağaçlarının keşfen değerlerinin saptanması ve saptanacak bu dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu gereklilik davacı tarafından yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek işin esası hakkında hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabule göre de dava dilekçesinde gösterilen değer dahi gözetilmeksizin maktu harcın da altında olacak şekilde karar ve ilam harcına hükmedilmiş olması isabetsizdir.Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.