MAHKEMESİ : HATAY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/01/2012NUMARASI : 2008/342-2012/9Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle çekişmeli 286,892, 2939 ve 6369 parsellerde davacıların miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı M.. K..'nin sağlığında maliki olduğu 138 parsel sayılı taşınmazdaki 18/108 payını 06.05.1987 tarih ve 2043 sayılı işlemle satış suretiyle davalı oğlu C..'e temlik ettiği, aynı işlemle 286 parsel sayılı taşınmazdaki 19/40 payı ile 892 parselin tamamını ise yine satış yoluyla diğer oğlu davalı G..'ye temlik ettiği, çekişmeli taşınmazlardan 892 parsel ile 286 parselde muris tarafından temlik edilen 19/40 payın halen davalı G.. adına kayıtlı olduğu, 138 parselin ise ifraz sebebiyle kapatılıp, 2938 ve 2939 parsellerin oluştuğu, 2939 parselde davalı C. adına 380/2160 payın kayıtlı olduğu,2938 parselin ise 1001 parselle tevhidi sonucunda 6141 parselin oluştuğu, bu tevhit işleminin iptali için Hatay 1. İdare Mahkemesinin 2007/ 851 esasında açılan davanın reddedilmiş ise de verilen kararın henüz kesinleşmediği,bu arada 6141 parselin 17.05.2011 tarihinde imar uygulamasına tabi tutulması ile oluşan 6369 parsel sayılı taşınmazda 211/1200 payın davalı C.. adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Öte yandan, miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilemeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.Bu durumda, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler merciilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişilerden rapor alınması böylece yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.Somut olaya gelince; miras bırakan M..K..29.12.1987 tarihinde ölmüş olup, mirasçıları olarak davacılar ile davalılar ve dava dışı eş, 8 çocuk ve 1 torunu daha kalmıştır. Davalılar; davalı G..'nin yurt dışında çalışarak elde ettiği parayı babası mirasbırakana göndererek çekişmeli yerlerin alınmasını sağladığını, kendisinin yurtta olmaması nedeniyle tapuların muris adına tescil edildiğini,taşınmaz üzerine inşa edilen dükkanların parasının da davalı tarafından gönderildiğini, yurda döndüğünde de esasen kendisine ait olan taşınmazların devrinin yapıldığını, çekişmeli yerlerde murisin hiç bir hakkının bulunmadığını savunmuşlar, bunun yanında murisin fazlaca mal varlığına sahip olduğunu kendileri dışındaki mirasçılarına da bir kısmına taşınmaz, bir kısmına da para vermek suretiyle hak dengesini gözettiğini ileri sürmüşlerdir. Ancak, mahkemece davalıların bu savunması üzerinde durulduğu söylenemez. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, mahkemece davalılardan diğer mirasçılara yapıldığı ileri sürülen temliklerle ilgili olarak somut bilgi alınmak ve bu taşınmazların tedavüllü tapu kayıtları getirtilerek, toplanan ve toplanacak delilere göre davalıların paylaştırma savunmasının da değerlendirilip, sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.Ayrıca, yukarıda açıklandığı üzere, hakkında kabul kararı verilen 6369 parsel sayılı taşınmazın oluşumuna esas 6141 parsel hakkındaki Odabaşı Belediye Encümeninin arsa ve arazi düzenlenme işlemine ilişkin kararının iptali için Hatay 1. İdare Mahkemesinin 2007/851 esasında görülen davada verilen karar henüz kesinleşmemiştir. Bahsi geçen hükmün eldeki davayı etkileyeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, Hatay 1. İdare Mahkemesinin 2007/841 E- 2008/1104 K sayılı kararının kesinleşmesi beklenilmeden, yazılı şekilde karar verilmiş olması da doğru değildir.Kabule göre de; çekişmeli 286 parselde mirasbırakan tarafından davalı C..'e yapılan bir temlikin bulunmadığı, davalı C..'in adı geçen taşınmazdaki 380/2160 payını murisin ölümünden sonra edindiği gözetilmeksizin, bu payın da kabul kapsamına alınmış olması isabetsiz olduğu gibi, davaya konu 2939 parselin hüküm yerinde 29399 olarak yazılmış olması da doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.