Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4116 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18311 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalılar tarafından haklı ve geçerli bir neden olmaksızın, davacıya ait taşınmazdan kanalizasyon ve atık su borusu geçirildiği ve beton döküldüğü keşfen saptanmak ve davalı taşınmazı lehine kurulmuş bir mecra hakkı da bulunmadığı gözetilmek suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı tarafın bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddi ile bu yönden hükmün Onanmasına, Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarına gelince, bilindiği üzere 4721 sayılı TMK(Türk Medeni Kanunu)'nun 742. maddesinde " Taşınmaz maliki, üst taraftaki araziden kendi arazisine doğal olarak akan suların özellikle yağmur, kar ve tutulmamış kaynak sularının akışına katlanmak zorundadır" hükmü ile aynı yasanın 743. maddesinde "Bir arazinin suyu öteden beri alt taraftaki araziye doğal bir şekilde akmakta ise, alt taraftaki arazi maliki, üst taraftaki araziden fazla suyun boşaltılmaı sırasında da bu suları tazminat isteme hakkı olmaksızın kabul etmek zorundadır. Alt taraftaki arazi maliki boşaltma dolayısıyla akan sulardan zarar görmekte ise gideri üst taraftaki arazi malikine ait olmak üzere kendi arazisine yapılacak mecra ile suyun boşaltılmasını isteyebilir" hükmü düzenlenmiştir.Bununla birlikte alınan bilirkişi raporunda, davalılara ait evin çatısına gelen yağmur sularının dört ayrı noktadan pvc borularla akıtıldığı, akan suların evin çevresinden dolaşarak eğim yönünde davacıya ait eve doğru akarak zarar verdiği ancak eğim nedeniyle bunun normal bir sonuç olduğu belirtilmiş, ek raporda da başka parsellerden geçmeden davalıya ait parsel üzerinden cazibeli olarak akan suyun başka bir noktaya taşınmasının mümkün olmadığı, mecrayla bu suyun giderilmesi gerektiği bildirilmiştir.Somut olay ve TMK'nun 742. ve 743. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, davalılara ait parselden doğal olarak davacı parseline akan yağmur sularına davacı tarafın katlanmak zorunda olduğu hatta doğal olarak akan suların boşaltılması sırasında da davacının tazminat isteme hakkı olmaksızın bu suyu kabul etmesi gerektiği kabul edilmelidir.-2-Öte yandan davacı taraf, husumet nedeniyle davalıların, yağmur sularını biriktirirerek olukları arazisine vermek suretiyle taşınmazına zarar verdiklerini iddia etmişse de dosya kapsamından davalıların zararlandırma kastıyla hareket ettikleri kanıtlanmadığı gibi taşınmaza verilmiş somut bir zarar da saptanmamıştır.Hal böyle olunca, davacı tarafın oluklardan yağmur suyu akıtılmak suretiyle yapılan elatmanın önlenmesine ilişkin istemi bakımından yukarıda değinilen hususlar ve özellikle TMK'nun 742 ve 743. maddeleri gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı tarafın bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.