Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4101 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9780 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.04.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilenler vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, tenkis isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakan .'ın 2460 ada 1 parsel sayılı taşınmazı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile önceki maliki ......'dan satın aldığını ve üzerine bina yapıldığını, sonrasında taşınmazı birlikte yaşadığı davalı adına tescil ettirdiğini, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tenkise karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, taşınmazı üçüncü kişiden satın aldığını, murisin alım gücünün bulunmadığını, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Yargıtay ... Hukuk Dairesince, " tenkis isteği bakımından değerlendirme yapılması gerekirken yanlış nitelendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı" gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulünekarar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 12.6.1991 tarihinde noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile dava dışı ...'ın çekişme konusu 2460 ada 1 parsel sayılı taşınmazı mirasbırakana satmayı vaad ettiği, ancak anılan taşınmazın 2.5.2001 tarihli resmi akit ile ... tarafından bizzat davalıya satış suretiyle temlik edildiği, murisin 8.7.2001 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak ilk eşinden olma çocukları davacılar ile, davalıdan olma dava dışı iki çocuğunun kaldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; bedelin muris tarafından ödendiğine ilişkin iddianın gizli bağış (elden bağış) niteliğinde olduğu ve koşulların gerçekleşmesi halinde tenkis davasına konu olabileceği sabit ise de; öncelikle bedelin mirasbırakan tarafından ödendiğinin kanıtlanması gerektiği kuşkusuzdur.Somut olaya gelince; çekişme konusu taşımaz 2.5.2001 tarihli resmi akit ile bizzat davalı tarafından kayıt maliki üçüncü kişiden satın alındığı görülmektedir. Ne var ki; taşınmaz bedelinin muris tarafından ödendiği kanıtlanabilmiş değildir. Nitekim, yargılama sırasında tanık olarak dinlenen ve murisin ilk eşinden olma çocuğu... 4.12.2002 tarihli oturumda özetle; taşınmazın davalı tarafından satın alındığını, kendilerinin bir hakkının bulunmadığını, üzerindeki üç katlı binanın davalı tarafından yaptırıldığını belirtilmiş, aynı tarihli oturumda davacı tanığı olarak dinlenen ve önceki kayıt maliki olan..... ise taşınmazı 1991 yılında davalıya sattığını ve satış bedelini davalıdan aldığını, murisi tanımadığını açıklamıştır. Hâl böyle olunca; çekişme konusu taşınmazın bedelinin muris tarafından ödendiğinin kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilide hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.