MAHKEMESİ : ÇINAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/02/2012NUMARASI : 2009/166-2012/72Yanlar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı, çekişmeli 501 parsel sayılı taşınmazın 1/6 pay sahibi olan H..'nın kendi mirasbırakanı H...ile aynı kişi olduğunun tespitini istemiş yargılama sırasında ise tespit talebinin yanısıra çekişmeli payın tapusunun iptali ile murisi adına tescili, isteğinde bulunmuştur.Mahkemece, kayıt malikinin kendi mirasbırakını olduğuna yönelik isteğin daha önceden kesin hükme bağlandığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 114/1-i maddesi gereğince reddine, iptal ve tescile yönelik isteğin ise iddianın sabit olduğu gerekçesiyle kabulüne karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerdan; 501 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere dava dışı kişiler ve H...adına kadastro tespiti ile 1/6 payla tespit ve tescil edildiği, daha önce davacının kardeşi A.. H.. Ateş tarafından çekişmeli taşınmazda paydaş olan H..'nın gerçekte H.., baba adının A.. soyadının ise Ö..olduğu ileri sürülerek, ??ınar Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2007/64E., 2008/27K., sayılı dava sonunda kayıt maliki H..'NIN adının H.. olarak düzeltilmesine karar verildiği verilen kararın kesinleşerek kütüğe işlendiği anlaşılmaktadır.Bu durumda, öncelikle çözüme kavuşturulması gereken hususun, HUMY'nın 237.maddesinde düzenlenen kesin hükmün oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı kuşkusuzdur. Bilindiği üzere; HUMK'nun 237. maddesinde (6100 sayılı Kanunun 303. maddesine göre maddi anlamda kesin hükümden söz edilebilmesi; diğer bir anlatımla yeni açılan bir davaya karşı o davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olduğunun söylenebilmesi için, birinci dava ile ikinci davanın müdeabihlerinin (konusunun) taraflarının, dava sebeplerinin aynı olması gerekir. Bu unsurları taşıyan kesin bir hükmün bulunduğu hallerde, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanılarak ve aynı konuda yeni bir dava açılamaz; açılırsa bu dava dinlenmez, dava şartı yokluğundan reddedilir. Bu ilkeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; farklı taraflar arasında aynı taşınmaz bakımından aynı dava sebebine dayalı olarak bir dava görüldüğü tartışmasızdır. Önceki davada davacı taraf A..H.. A..'tir. Oysa, eldeki davada davacı M. A..'tir. Bu halde davanın tarafları faklı iken kesin hükmün varlığından da söz edilmesi mümkün değildir.O Halde; Çınar Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/64E., 2008/27 sayılı kararının kesin hüküm oluşturmadığı gözetilerek işin esasının incelenmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.Öte yandan, davacı taraf dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazda paydaş olan H..'nin kendi mirasbırakanı H..ile aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesini istediği halde yargılama sırasında ise tespit talebinin yanısıra çekişmeli payın iptali ile muris H.. adına tesciline karar verilmesini talep etmişse de iptal-tescil isteği bakımından kurulan hüküm davacının aleyhine olup, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemez. Yasada öngörüldüğü şekilde usulüne uygun ıslah yapılmadığı açıktır.Hal böyle olunca; kayıt maliki H.. ile miras bırakanı H..'nin aynı kişiler olduğu iddiası bakımından işin esası incelenip, sonucuna göre bir karar verilmesi iptal-tescil isteği bakımından usulüne uygun bir ıslah yapılmadığı gözetilerek bu isteğin reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.