Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4085 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 2267 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : FATİH 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/06/2007NUMARASI : 2007/5-2007/216Taraflar arasında görülen davada;Davacı, maliki olduğu 1532 ada 31 parsel sayılı taşınmazdaki 10 nolu bağımsız bölümü davalıya bedelsiz olarak temlik ettiğini davalının 16.10.1996 tarihli belgede devrin bedelsiz olduğunu kabul etmesine rağmen taşınmazı iade etmediğini ileri sürerek, iptal ve tescil isteminde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, çekişme konusu 1532 ada 31 parsel sayılı taşınmazdaki 10 nolu bağımsız bölümün intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 15.04.1992 tarihinde davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı, daha önceden ölümlü trafik kazası yaptığını, bundan dolayı ceza mahkumiyetine uğradığını, gerek sair borçları ve gerekse bu hadiseden kaynaklanacak doğacak tazminat ve giderlerini karşılamak amacıyla birlikteliği devam ettiği davalıya çekişmeli taşınmazı satış göstermek suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, davalının imzasını havi 16.10.1996 tarihli çekişme konusu taşınmazın davacıya ait olduğunu belirten belgeyi mahkemeye ibraz etmiştir.İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine ve özellikle yukarıda değinilen olayın cereyan tarzına göre taraflar arasındaki ilişkinin inançlı işlemden kaynaklandığı açıktır. Hemen belirtilmelidir ki, 05.02.1947 tarih 20/6 Sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca böylesine bir ilişkinin varlığı halinde tapu iptali ve tescilinin istenebileceği tartışmasızdır. Böylesine isteği içeren bir davanın ise değinilen İnançları Birleştirme Kararı gereğince ancak yazılı bir belge ile kanıtlanmasının olanaklı bulunduğu kuşkusuzdur.O halde, mahkemece anılan belgenin tevhidi içtihat kararıda gözetilmek suretiyle değerlendirilip irdelenerek neticesine göre bir hüküm kurulması gerekirken somut olay mahkemece, yanlış yorumlanmak suretiyle ve hukuki nitelemede hataya düşülerek Borçlar Kanununun 65. maddesi hükmü gereğince davanın reddine karar verilmiş olmasının isabetli olduğu söylenemez.Öyleyse, davanın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.03.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.