MAHKEMESİ : ÇEMİŞGEZEK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/01/2012NUMARASI : 2011/50-2012/17Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, elatmanın önlenmesine ve yıkıma ilişkin olarak verilen karar davalı yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, el atmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki;davacı tarafından dava dilekçesinde yıkım isteğinde bulunulmamış,yargılama sırasında el atmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiş ise de; yıkım isteği yönünden harçlandırılmış ve usulüne uygun biçimde açılmış bir dava olmadığı anlaşılmaktadır.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 920 parsel sayılı taşınmazın davacı ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzeri olduğu,davalının ise komşu 921 sayılı taşınmazda malik olduğu anlaşılmaktadır.Davacı;kayden paydaşı olduğu 920 parsel sayılı taşınmazına komşu parsel maliki davalının müdahalede bulunduğunu ileri sürerek el atmanın önlenmesine karar verilmesini istemiş,davalı davanın reddini savunarak 920 parselde tecavüzlü yerin, bedeli karşılığında tarafına verilmesini istemiştir.Mahkemece yapılan keşif ve sonrasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalının el atmasının önlenmesine ve yapıların yıkımına karar verilmiştir.Ne var ki, dosya kapsamı itibariyle, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin ve alınan bilirkişi heyeti rapor ve krokisinin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Bilindiği üzere, çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada, çekişmeli yer ile tarafların ellerinde bulunan kısımların sınırları alınacak ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını, varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır. Hal böyle olunca, 3 kişilik bilirkişi kurulu aracılığı ile yukarıdaki ilkeler doğrultusunda yeniden keşif yapılması,önceki raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi; kabule göre de;davacının yıkım talebinin olmadığının da değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken,yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.