MAHKEMESİ : KUMLUCA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/05/2012NUMARASI : 2010/340-2012/215Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden;davacının 80 parsel sayılı taşınmazda dava dışı kişiler ile paydaş olduğu,davalının ise 551 sayılı parselin maliki olduğu anlaşılmaktadır.Davacı;kayden paydaşı olduğu 80 parsel sayılı taşınmaza, aynı yer 551 parsel maliki olan davalının sera kurmak ve kullanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talebinde bulunmuş;davalı ise taşınmazı yıllardır bu şekli ile kullandığını,tarafların mirasbırakanları arasında kullanıma ilişkin muvafakatname imzalandığını,taraflar arasında anlaşma olduğunu ve ecrimisil istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuş;mahkemece taşınmazda davacının kayden paydaş olduğu, davalının kayıttan gelen bir hakkının bulunmadığı, yapılan keşif neticesinde davalının davacının hisseli malik olduğu 80 nolu parsele 1994.92m² tecavüzde bulunduğunun anlaşıldığı, davalının, davacı taşınmazına el atmasının haklı ve hukuken korunur bir nedene dayanmadığı gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma sonucunda kayden davacının paydaşı olduğu taşınmaza davalının sera yapmak suretiyle müdahalede bulunduğu belirlenmek ve benimsenmek suretiyle el atmanın önlenmesine karar verilmiş olması doğrudur.Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine. Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;toplanan delillerden çekişme konusu kısımları davalının uzun yıllardır kullandığı,anılan seraları 1994 yılında yaptığı ve davacının bu kullanıma itiraz etmediği,bu durumda, davacı tarafından uzun süre dava konusu yerlerin kullanımına ses çıkarılmadığı ve ihtarname ile davalının taşınmazları terk etmesinin istenmediği gözetildiğinde, davalının çekişme konusu taşınmazları davacının izni ile kullandığı, kötü niyetli zilyet olmadığı, hatta taraflar arasında Borçlar Kanununun 299. ve takip eden maddelerinde öngörüldüğü üzere şifahi olarak ariyet akdi yapıldığı ve aynı yasanın 304. maddesi gereğince de davacının dava açmakla muvafakatini geri aldığı, başka bir deyişle feshederek akde son verdiği kabul edilmek suretiyle ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ecrimisilin hüküm altına alınması da isabetsizdir. Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.