Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın ıslah edilen miktarı üzerinden kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 1123 parsel sayılı taşınmazın davacı ve davalı F.. K.. ile dava dışı kardeşleri adına elbirliği mülkiyeti şeklinde kayıtlı olduğu, diğer davalı Süleyman'ın davalı Fatma'nın eşi olduğu, davacının mirasçılar arasındaki paylaşımda kendisine özgülenen yere cam sera yaptığını, ancak davalıların engellemesi nedeniyle serayı kullanamadığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Davacının 24.04.2007 tarihinde davalılar aleyhine açtığı Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/185 Esas, 2008/253 Karar sayılı elatmanın önlenmesi davasın da çekişmeli taşınmazda mirasçılar arasında paylaşımın varlığı kabul edilerek, davacıya özgülenen ve üzerinde cam sera bulunan bölüme davalıların müdahalesi sabit görülmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ve karar 16.10.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda fiili taksimde davacıya terk edilen bölüme davalıların müdahalesinin kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğu gözetilmek suretiyle, 24.04.2007 ile 16.10.2009 tarihleri arası için ecrimisile karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Ne var ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı (ecrimisil) miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Somut olayda ise, bölgede ekimi yapılan ürünlere ilişkin her hangi bir resmi veri getirtilmediği gibi hükme esas alınan bilirkişi raporunda da tamamen soyut değerlendirmeler yapılmış, hangi ürüne göre hesaplama yapıldığı dahi belirtilmeksizin bir dekar seranın net geliri üzerinden sonuca gidilmiştir. Bilirkişi raporundaki bu hesap yöntemi yukarıda açıklanan ilke ve esaslara uygun değildir. Mahkemece belirtilen esaslara uygun şekilde rapor temin edilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.