Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 401 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 13573 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : BİLECİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 19/02/2009NUMARASI : 2008/297-2009/249Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 2 parsel sayılı taşınmazın caddeye bakan bölümünün önüne davalı tarafından pano konulduğunu komşuluk hukukuna aykırı yapılan panonun yayaların geçişini engelleyip , zararlarının söz konusu olduğunu ileri sürüp, elatmanın önlenmesi , yıkım ve tazminat isteklerinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının iddialarını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, maliki olduğu 2 parsel sayılı taşınmazının caddeye bakan kısmının önüne davalı tarafından pano dikilerek yayaların geçişinin engellendiği, zararının söz konusu olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, 1580 Sayılı Belediye Kanunu uyarınca belediye sınırları içerisindeki yol ve sokakların, yapım, onarım ve bakımı belediyelere ait olup söz konusu kanunun 15/11 maddesi bu yolları işgal ve istimal edeceklere izin vermeyi ve ruhsatsız işgalleri men etmeyi belediyelerin vazifelerinden saymış, 5393 Sayılı Yasa ile de bir değişiklik yapılmamıştır.3030 Sayılı Kanunun 6. ve 7. maddelerinde ise bu hükümlere paralel kurallar getirilmiştir.Değinilen kanun hükümleri değerlendirildiğinde belediyenin yol ve sokakların trafiğe açık olmayan kısımlarının, tretuar bölümlerini özellikle yol fazlalarını ve kapanan yolları yayaların gelip geçmesine engel teşkil etmeyecek biçimde kullanabileceği gibi başkalarının ücret karşılığı kullanmasına müsade edebileceği de kuşkusuzdur.Ancak , davalı ile dava dışı belediye arasında bu konuda idari karara dayalı bir sözleşmenin bulunmadığı da sabittir.Bu hukuksal belirleme ve somut olgu karşısında davacının Medeni yasanın 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayandığı görülmektedir. Buna göre bir şeye malik olan kimse hukuk düzenin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Bu hak kullanılırken dışarıdan gelecek her türlü müdahale ve haksızlığı malikin dava yolu ile red edilebileceği de mülkiyet hakkının bir gereğidir.Somut olaya gelince davacının taşınmazına fiili bir tecavüzü bulunmamakla birlikte taşınmazın önünden geçen yol üzerine monte edilen panonun, yayaların kaldırımı (yolu) kullanmalarına engel teşktil ettiği gibi iş yerinin vitrin kısmını kapattığı ticari faaliyetinin menfi yönden etkilendiği bilirkişilerin 27.12.2008 ve 2.2.2009 tarihli raporları ile sabittir.Hal böyle olunca, anılan bilirkişi raporları gözetilerek davanın kabulüne hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile isteğin reddine karar verilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.