Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 400 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 12782 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : ŞİŞLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/04/2009NUMARASI : 2007/425-2009/173Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 8 parsel sayılı taşınmazına, komşu 12 parsel maliki davalının taşkın inşaat yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.Davalı, yapılan imar uygulaması ile tecavüzün oluştuğunu belirtip, kaydın lehine düzeltilmesini istemiştir.Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tecavüzlü kısmın bedelinin davacıya ödenmesine ve temliken tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedilip, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı adına kayıtlı 8 parsel sayılı imar parseline, davalı adına kayıtlı 12 sayılı imar parseli üzerindeki bina eklentilerinin tecavüzlü olduğu mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporları ile de tecavüzlü durumun imar uygulaması sonucu oluştuğu anlaşılmaktadır.Davalı savunmasında, tecavüzlü durumun imar uygulaması sonucu ortaya çıktığını belirtmiş, tapu kaydının lehine düzeltilmesi isteğinde bulunmuş, yargılama aşamasında 10.6.2008 tarihli oturumda ise temlik taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı tarafından depo edilen bedelin davacı tarafa ödenmesine, temliken tescil isteğinin ise kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 Sayılı Yasanın l605 Sayılı Yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 Sayılı İmar Yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 298l Sayılı Yasanın 3290 Sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur. Somut olaya gelince, saptanan bulgular, yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, 3194 Sayılı Yasanın 18.maddesinde öngörülen kaim bedelin ödenmesi suretiyle yıkım kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.