Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3961 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 2950 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ZONGULDAK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/05/2011NUMARASI : 2010/175-2011/122Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın,kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava çaplı taşınmazlara elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davalının müdahalesinin tapu tahsis belgesine dayandığı, haksız olmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin karar Dairece "... İmar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilen ve 2981 sayılı Kanunun 2. maddesinde belirtilen yerlerde inşa olunmuş yapılar hakkında adı geçen kanun ve bu kanuna değişiklik getiren 7.6.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3290 Sayılı Kanun hükümleri gözönüne alınmak suretiyle olaya çözüm getirilmelidir.3290 Sayılı Kanunun 13. maddesi ile değişen 298l sayılı Kanunun 22. maddesinin (b) bendinde 298l sayılı kanunun kapsamına giren yapılarla ilgili olarak yargı mercilerinde açılmış davaların yürütülemeyeceği gibi, haklarında evvelce yıkım kararı alınmış ve kesinleşmiş olan yıkım işlemlerinin de bu kanuna göre işleme tabi tutulacağı belirtilmiştir. Bunun istisnası ise çekişme konusu yapının özel kişiye ait gayrimenkul üzerine yapılmış olmasıdır. Özel kişiler arasında yıkımın önlenmesi konusunda anlaşma sağlanamıyorsa, bu çeşit yapının yıkımı engellenemeyecektir. Somut olayda, davalının dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak tapu tahsis belgesinin bulunduğu açıktır. Ancak mahkemece davalıya ait tapu tahsis belgelerinin kapsamı belirlenmemiştir. Yukarıda değinildiği üzere davalının binasının tapu tahsis belgesi verilen yerde kalması durumunda davanın durdurulmasına kararı verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Diğer taraftan davalının tapu tahsis belgesi dışında kalan alana yapılaşması durumunda haksız işgalci konumunda bulunacağı ve bu durumda davacının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan hakkına değer verilerek sonuca gidileceği yasa gereğidir.Hal böyle olunca, yukarıda öngörülen yasal düzenlemeler gözetilerek davalıya ait tapu tahsis belgelerinin kapsamının tayin edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 22 parsel sayılı taşınmaz bakımından davalının kendisine verilen tahsis belgesinde belirtilenden fazla yer kullanmadığı gerekçesi ile davanın reddine, 28 parsel sayılı taşınmaz bakımından davalının kendisine verilen tahsis belgesinde belirtilenden 56,65 m2 fazla yer kullandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Gerçekten, davalı S..'ın, dava konusu davacı Hazineye ait 22 parsel sayılı çaplı taşınmaza bina ve bahçe,28 parsel sayılı çaplı taşınmaza bina ve taşlık alan yapmak suretiyle elattığı uzman bilirkişi aracılığı ile yapılan çap uygulaması ile saptanmıştır. Yine davacı hazinenin 22 parselde 330 m2'lik ve 28 parselde 40 m2'lik kısım için davalıya 1985 tarihinde tapu tahsis belgesi verdiği ve bu belgenin tapu kayıtlarına şerh verildiği dosya içeriğine getirtilen belge ve bilgilerle sabittir. Hal böyle olunca, yerel mahkemece 22 ve 28 parsel bakımından tapu tahsis belgesine konu olan ve harita mühendisi bilirkişinin 08.12.2010 tarihli raporunda davalının binasının 22 parselde C harfi ile işaretli 69,66 m2'lik kısmı ile 28 parselde B1 harfi ile işaretli 40 m2'lik kısmı hakkında 7.6.1986 günü yürürlüğe giren eldeki davalara uygulanması öngörülen 2981 sayılı Yasanın 22/b maddesini değiştiren 3290 sayılı Yasanın 13. maddesi hükmü gözetilerek davalılar hakkındaki davanın durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğuracak şekilde reddedilmesi doğru değildir.Davacının, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlere hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.