Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3945 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 1651 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : SULTANBEYLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/11/2006NUMARASI : 2004/1232-736Taraflar arasında görülen davada;Davacı,kayden maliki bulunduğu ..parsel sayılı taşınmaza davalının yapılaşmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp elatmanın önlenmesine,yapının yıkımına ve aylık 30.000.000.TL.ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı,dava konusu taşınmaz hakkında daha önce dava görüldüğünü belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,davanın reddine ilişkin olarak verilen karar,dairece; “eksik araştırma ile karar verilmesi doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.Karar,davacı tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla tetkik hakimi ..raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Duruşma isteği değerden reddedildi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece,bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden,toplanan delillerden; çekişme konusu ..parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu,anılan taşınmazda taraflar ile dava dışı bir çok paydaş bulunduğu anlaşılmaktadır.İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 688 ve devamı hükümleri uygulanmak suretiyle giderileceği kuşkusuzdur.Bilindiği üzere; Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince;her ne kadar mahkemece bozma ilamına uyulmasına kararı verilmişse de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.Kural olarak,bozmaya uyulmakla ilgilisi yönünden usuli kazanılmış hak doğar.Mahkemece de hükmüne uyulan bozmada belirtilen esaslar dairesinde araştırma ve inceleme yapılarak karar verilmesi gerekir.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular dikkate alınmak suretiyle soruşturma yapılması,davacının çekişmeli taşınmaz üzerinde halen kullandığı veya kullanabileceği bir yer olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken,noksan soruşturma ile yetinilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,10.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.