MAHKEMESİ : MENGEN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/07/2011NUMARASI : 2010/95-2011/300Taraflar arasında görülen davada; Davacı, tavuk çiftliği ve tarlası vasıflı 188 parsel sayılı taşınmazın davalı ile birlikte müşterek maliki olduğunu, davalının taşınmazı izni olmaksızın tavuk çiftliği olarak işlettiğini, bugüne kadar herhangi bir ecrimisil ödemediğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiştir.Davalı, davacının tavuk çiftliğinin hiçbir masrafına katılmadığını, zararına katlanmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, taşınmazın taraflarca kararlaştırılmış bir amaç için kullanıldığı bu durumda elatmanın önlenmesi talebinin dinlenemeyeceği, kira gelirinin ecrimisil olarak istenemeyeceği, ancak davacının mahrum kaldığı kârı davalıdan talep edebileceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı ve davacı vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 03.04.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat H. E.geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vekili Avukat gelmedi, yokluğundan duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkin olup mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin reddine, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu .parsel sayılı betonarme tavuk çiftliği ve tarlası vasıflı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, davacının taşınmazdaki 1/2 payı dava dışı kişiden 1.6.2006 tarihinde satın alma yoluyla edindiği ve diğer 1/2 payın ise davalıya ait olduğu, davalının taşınmazın tamamı üzerindeki muhtesatlarda tavuk yetiştirmek suretiyle tavuk çiftliği olarak kullandığı anlaşılmaktadır.O halde, taraflar arasındaki çekişmenin T.M.K.'nun 688. ve takip eden maddelerinde öngörülen paylı mülkiyet hükümlerin gözetilmek suretiyle çözüme kavuşturulacağı sabittir.Bilindiği üzere; T.M.K.'nun 684. maddesi hükmü uyarınca zemin üzerinde bulunan muhtesatların zeminin mülkiyetine tabi olacağında kuşku yoktur. Davacı, 1/2 pay satın almakla zeminle birlikte muhtesatların da yarı payının maliki durumuna gelmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, paylı mülkiyet üzere olan taşınmazda paydaşlar taşınmazın kullanımı konusunda harici bir taksim yapmışlar ise buna itibar edilmesi, yok eğer harici taksim bulunmuyor ise uzun zaman ayrı ayrı yerleri kullanarak fiili bir durum oluşturmuşlarsa ahde vefa ilkesi gereğince paydaşların ortaklığın giderilmesine kadar bu olgulara riayet etmeleri gerekir. Bunun dışında, ne bir harici taksim, ne de bir fiili durum oluşturulmamışsa, bu durumda davacı tarafın taşınmazda kullanabileceği bir yerin olup olmaması önem arzeder. Şayet, tüm paydaşların kullanımlarını sağlayacak şekilde taşınmazda boş yerler var ise davacı bakımından intifadan men olgusu gerçekleşmeyeceğinden davanın reddi, yok eğer taşınmazın tamamı diğer paydaşlarca tasarruf ediliyor ve davacıya kullanabileceği bir yer bırakılmamış ise onun yönünden intifadan men olgusu gerçekleşeceğinden davacının payı oranında elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, taşınmazın tamamı davalı tarafından kullanıldığına göre davacı yönünden intifadan men olgusunun gerçekleştiği gözetilerek, elatmanın önlenmesi isteğinin davacının payı oranında kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bu istek yönünden davanın reddi doğru değildir.Öte yandan, taşınmazı haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın kullanan kişinin taşınmaz malikine ödemekle yükümlü olduğu en azı kira bedeli, en fazlası mahrum kalınan gelir kaybı olan haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden davalının sorumlu tutulması kural olarak doğrudur. Davalı taşınmazın müstakil maliki olmayıp paydaşıdır. Kendisinin dışında başkaca paydaşın ve onların hakkının varlığını bilen kişi konumunda olup taşınmazın tamamını kullanmasının haklı ve geçerli bir nedeni bulunmamaktadır. Öyle ise, anılan taşınmazın kiraya verilmesi halinde getireceği gelir belirlenerek davacının payına isabet eden bölüm bakımından ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken davalının tavuk çiftliği işletmesinden kaynaklanan sebeple elde ettiği kazanç üzerinden ecrimisile karar verilmiş olması isabetsizdir. Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davalı vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edenden alınmasına, 03.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.