Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3908 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 2273 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : KIZILCAHAMAM ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/10/2006NUMARASI : 2005/87-162Taraflar arasında görülen davada;Davacılar..ada .parsel sayılı taşınmazın 791/939 payının 1336 doğumlu miras bırakanları A...G...adına kayıtlı iken,davalı A..in isim benzerliğinden faydalanıp bu payı kendisine aitmiş gibi hareket ederek karısı olan davalı S...'ya devrettiğini,S..'nın da anılan payı eşit şekilde bölerek yarısını davalı N....a, yarısını da davalı B...e sattığını ileri sürmüşler, tapunun iptali ile payları oranında adlarına tescilini,ayrıca 10,000 YTL. manevi tazminatın davalılardan tansilini istemişlerdir.Davalı A..taşınmazdaki payın kendisine ait olduğunu zannettiğini,güvence olması bakımından eşine devrettiğini, sonradan kızlarının nişanı nedeniyle borçlanmalarından dolayı,eşinin çekişmeli payı diğer davalılara sattığını,davalılar N..ve B...ise payları tapuya güvenerek iyiniyetle satın aldıklarını bildirerek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece,davacıların miras bırakanına ait davalı A..tarafından eşine satılmasının yok hükmünde bulunduğu,bu nedenle diğer davalılara yapılan satışların da geçersiz olduğu gerekçesiyle tapu iptali-tescil isteğinin kabulüne,unsurları oluşmadığından bahisle manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir.Karar, bir k??sım davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.4.2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden G.Y.. vs. vekili avukat M.B...Ç...,B..n A.. vs. vekili Avukatile temyiz edilen vs. vekili Avukat....geldiler,duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü -KARAR-Dava, yolsuz tescil nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve manevi tazminat isteklerine ilişkindir.Mahkemece, tapu iptali-tescil isteğinin kabulüne, tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu ...ada ..parsel sayılı taşınmazın 791/939 payının davacıların miras bırakanı M..ve H...’den olma 1336 doğumlu A.. G...’a ait i..., M.. ve A...den olma 1957 doğumlu davalı A...G...tarafından 28.4 2003 tarihinde davalı karısı S..’ya satış suretiyle devredildiği, S...’nın da bu payın yarısını 18.2.2003’de davalı B..A..a, diğer yarısını da 8.2.2005’de davalı N..B...’na sattığı anlaşılmaktadır.Anılan 791/939 payın kayıt malikinin davacıların miras bırakanı A..G..olduğu halde, bu payla mülkiyet ilişkisi bulunmayan davalı A..’in, isim benzerliğinden faydalanarak ilk el konumundaki davalı S..ya yaptığı temlikin yolsuz tescil niteliği taşıdığı ve geçersiz bulunduğu sabittir. Ancak, S..’dan satın alan ikinci el konumundaki diğer davalıların iyi niyetli olmaları durumunda TMK.’nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacakları ve edinimlerinin geçerli sayılacağı da kuşkusuzdur.Ne var ki, mahkemenin bu yönde yeterli bir soruşturma gerçekleştirdiğini söyleyebilme olanağı yoktur.Bilindiği üzere ; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir.Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.Bunun yanında, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise, bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 üncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 üncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.Öte yandan, tapulu taşınmazların intikallerinde huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi,hatta bazı hallerde manevi değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta şeklen iyi niyetli gözükeni değil,gerçekten iyi niyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması,bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.11.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir. Hal böyle olunca, davalılar B...ve N...ın taşınmazı edinmelerinde iyi niyetli bulunup bulunmadıkları, yolsuz tescili bilip bilmedikleri konusunda yeterli araştırma yapılması, elde edilecek bulguların tarafların gösterdikleri ve gösterecekleri tüm delillerle birlikte yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilip yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Tarafların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,10.4.2007 tarihinde oybirliğiyle oybirliğiyle karar verildi.