Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3851 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4319 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakiminın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu iptal isteğine ilişkin olup, tescil talebinde bulunulmamıştır.Davacılar, 877 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kök miras bırakanları H.. Y..'tan intikal ettiğini, davalının hile ve tehditle annesi L.. Y..'ı yanına aldığını ve sonrada bir şekilde ikna edip anılan taşınmazdaki Leyla'nın payını bedelsiz olarak temellük ettiğini aynı hususta daha önce açtıkları Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/359 Esas sayılı davasının takipsiz kalması sebebi ile açılmamış sayılmasına karar verildiğini, tüm delillerinin o dosyada bulunduğunu belirterek satışın iptaline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davacıların dayandıkları dosyada delillerinin toplandığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalıya temlikinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile çekişmeye konu payın iptali ile L.. Y.. mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; L.. Y..'ın kök miras bırakan H.. Y..tan intikal eden 877 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki miras payını 20.02.2008 tarihinde satış göstermek suretiyle davalı kızına devrettiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki; muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davaları, murisin ölümünden sonra mirasçılar tarafından açılan davalardandır. Öte yandan bilindiği üzere; tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)Somut olaya gelince, davacılar miras bırakanları L..Y..'ın öldüğünü ileri sürerek eldeki davayı açmış iseler de, nüfus kaydı içeriğine göre L..Y..'ın halen sağ gözüktüğü, ölmüş ise ölüm kaydının nüfusa işletilmediği, öte yandan, tapunun iptali istendiği halde, dava dilekçesinde ve yargılama aşamasında tescil talebinde bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacılara öncelikle L..Y..'in ölüm tarihini nüfus kaydına işletmeleri için süre verilmesi, ölüm kaydı işlendikten sonra L..Y..'ın veraset ilamı veya tüm mirasçılarını gösterir aile nüfus kaydının evrak arasına alınması, öte yandan yine davacılara tescil davası açmaları için önel verilmesi, açıldığı takdirde tescil davasının eldeki dava ile birleştirilmesi, değinilen hususlar yerine getirildikten sonra işin esasına girilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken anılan hususlar göz ardı edilerek sonuca gidilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.