Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3848 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4304 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : DÜZCE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2013NUMARASI : 2013/422-2013/723Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, taşınmazın teslimi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Davacı, kat irtifakı kurulu 6 ada 11 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu meskeni parasını ödeyerek 14.04.2008 tarihinde satın aldığı halde davalının taşınmazı teslim etmediğini, sözlü uyarılarının sonuç vermediğini, Düzce 1. İcra Müdürlüğü'nün 2009/5129 Esas sayılı dosyasından haksız işgal tazminatının tahsili hususunda davalı hakkında takip yaptığını ileri sürerek, sözleşmenin ifası ile taşınmazın teslimine, elatmanın önlenmesine, şimdilik 10.000.-TL ecrimisilin haksız işgal tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, çekişme konusu taşınmazı davacının, dava dışı E.. Y..'den satın aldığını, taşınmazda işgalci değil kiracı olduğunu, yazılı kira sözleşmesinin bulunduğunu, 6570 sayılı Yasa uyarınca davacının yasal haklarını kullanmadığını, talep edilen ecrimisilin de fahiş olduğunu, öte yandan kiracı olması sebebi ile görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek görev yönünden ve esastan davanın reddini savunmuş ve evrak arasına 01.04.2008 başlangıç tarihli, 10 yıl süreli, kiraya verenin E.. Y.., kiracının ise kendisi olduğu kira sözleşmesini sunmuştur. Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Düzce 1. Sulh Hukuk Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı çıkması üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesince; ''...Somut olayda davacı kira alacağı talebi ile icra takibinde bulunmuş ise de, dava dilekçesinde davalının davaya konu evde kira vermeden oturduğunu, aralarında kira sözleşmesi olmadığını, davalının fuzuli şagil olduğunu ve evini haksız işgal ettiğini, eski malik ile davalı arasında imzalanan kira sözleşmesinin danışıklı olduğunu, aralarında akrabalık ilişkisi olması nedeniyle kira vermeden oturduğunu, şimdi ise davalının tahliyesini istediğini ve 10.000 TL ecrimisil talep ettiğini beyan ettiği nazara alındığında, ortada kira ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceği, bu nedenle, taşınmaz mülkiyetine dayanılarak açılan davanın, elatmanın önlenmesi davası niteliğinde olduğu gözetilerek, dava tarihine göre taşınmazın değerinin görev sınırının üzerinde olmasına göre uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, hal böyle olunca 6100 sayılı HMK’nin 21. ve 22. maddeleri gereğince Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yargı yeri olarak belirlenmesine'' karar verilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda; 17. Hukuk Dairesinin ilamı da dikkate alınarak, davacının kayden maliki olduğu çekişme konusu taşınmazı davalının haksız yere kullandığı gerekçesi ile elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kat irtifakı kurulu 6 ada 11 parsel sayılı taşınmazda bulunan çekişmeye konu 3 nolu meskene, davacının 14.04.2008 tarihinde dava dışı ''E.. Y..'den'' satın almak suretiyle malik olduğu, davalının mülkiyetten kaynaklanan hakkının olmadığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin kararında da işaret edildiği üzere davacı ile davalı arasında kira sözleşmesinin bulunmadığı tartışmasızdır. Ne var ki; davacının eski malik ''E.. Y..'nin'' halefi olması sebebi ile davalı ile eski malik E.. Y.. arasında düzenlenen kira sözleşmesinin davacıyı da bağlayacağı açıktır.Ancak; kira sözleşmesinin sunulmasından sonra davacı taraf, eski malik ile davalının akraba olduklarını ve sunulan kira sözleşmesinin de sonradan danışıklı olarak düzenlendiğini iddia etmiş, mahkemece bu husus üzerinde durulmamıştır. Kural olarak üçüncü kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Öte yandan üçüncü kişiler danışıklı işlemi her türlü delil ile ispat edilebilir. Hâl böyle olunca, öncelikle davalının sunduğu kira sözleşmesinin eski malik ile davalı arasında danışıklı olarak düzenlenip düzenlenmediği hususu üzerinde durulması, tarafların bu konuda gösterecekleri tüm delillerin eksiksiz toplanması, kira sözleşmesinin danışıklı düzenlendiğinin anlaşılması halinde davanın kabul edilmesi, aksi halde reddi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları yeridedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.