Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3832 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 12245 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasında görülen davada; Davacı,hükmen adına tesciline karar verilen dava konusu taşınmazların kararın infazından önce dava dışı belediye tarafından yapılan imar uygulaması sonucu davalı Hazine adına tescil edilmiş olduğunu, bu nedenle hükmün infazının gerçekleştirilemediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur. Davalı Hazine,davanın reddini savunmuştur. Mahkemece,dava konusu taşınmazda imar uygulaması ile yeni mülkiyet durumunun oluştuğu,imar uygulaması işleminin idari yargı yerinde iptal edilmediği sürece davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Ş…….. D……. İ…….'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, tapu iptali ve tescili isteklerine ilişkindir. Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden;davacının Hazinenin de taraf olduğu tescil ilamına dayanarak imar ile oluşan parsel kayıtlarının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır. Gerçekten de davacının Hazinenin de taraf olduğu tescil ilamı ile Türk Medeni Kanununun 705. maddesi uyarınca taşınmazın mülkiyetini edindiği halde,bu kararın sicile yansıtılmadığı,daha sonra çekişme konusu taşınmazların bulunduğu alanın imar uygulamasına tabi tutulduğu ve yeni imar parsellerinin oluştuğu görülmektedir. Ancak,ilk yapılan imar uygulamasının İdare Mahkemesince iptal edildiği,ilgili idarece,İdare Mahkemesinin iptal kararı gözetilerek bilahare aynı yerde ikinci imar uygulamasının yapıldığı ve buna dair işlemin kesinleşmek suretiyle yeni geometrik ve mülkiyet durumlarının oluşarak sicile yansıtıldığı belirlenmiştir. Noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen Seyhan Kadastro Müdürlüğünün 15.11.2007 tarihli yazısında,tescil hükmünün imar işlemine tabi tutulan ve dava konusu edilen taşınmazları kapsadığı belirtilmiştir. Davacının iddiası,imar işleminin usulsüz yapıldığına ilişkin olmayıp,tescil ilamı gereğince imarla oluşan hak durumunun kendisine ait olduğuna ilişkindir.Başka bir anlatımla yolsuz tescile dayanılarak istekte bulunduğu görülmektedir. Bu durumda,mahkemece yapılacak iş tescil ilamı ve dayanağı haritanın yerine uygulanması suretiyle kapsamının keşfen saptanması,dava konusu edilen taşınmazların (imar parsellerinin) tescil ilamı kapsamında kalıp kalmadığının duraksamaya yer verilmeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması,tescil hükmü kapsamında kaldığının anlaşılması halinde imarla oluşan Hazine paylarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken yanılğılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü H.U.M.K.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,26.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.