Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 383 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13460 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen davada;Dava inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.Davacı, 78 ve 79 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, dava dışı ... ile birlikte yaşadığını, ....' in paraya ihtiyaç duyduğunu, ....' in, ... aracılığı ile ...' e borç para sağlayabileceğini bildirdiğini, bu esnada davalı ...' in dava konusu taşınmazı gördüğünü, ...' ın ...' e 200.000,00 TL. borç para verip, 275.000,00 TL bedelli senet aldığını, ...' in ...' e kefil olduğunu, borç verilen paranın iadesi için ...' in tehdit edildiğini, ..., ... ve ...' ın, güvence olarak dava konusu taşınmazların devredilmesi gerektiği, 6 ay sonra taşınmazların iade edileceği telkini üzerine, taşınmazların ...' e temlik edildiğini, devir sırasında para alınmadığını, taşınmazın rayiç bedelinin 700.000,00 TL olduğunu, ... ve ...' ın davalı ile işbirliği içerisinde bulunduğunu, taşınmazların sık aralıklarla el değiştirmesi satış bedelinin çok altında değer gösterilmesi ve davalı ile .... ve ...' ın yakın ilişki içinde olmaları değerlendirildiğinde, kötüniyetli olduklarının sabit olduğunu ileri sürerek, 78 ve 79 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı, üzerinde 4 katlı bina bulunan 78 parsel ve 79 parsel sayılı taşınmazların 10/4/2012 tarihinde ...' den satın alındığını, iddiaların gerçek dışı olduğunu, sadece taşınmazları satın aldığı Maşallah' ı tanıdığını, davacı ve davacının birlikte yaşadığını bildirdiği ... tarafından hakkında herhangi bir şikayette bulunulmadığını, taşınmazı tapu kaydına güvenerek satın aldığını, iyiniyetli olduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının iddiasını ispat edemediği, davalı ile taşınmazı öncesinde edinen dava dışı kişiler arasında işbirliğini gösterir delil elde edilemediği, tapu siciline güven ilkesi gereğince davalının iyiniyetinin korunması gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından esasa yönelik, davalı vekili tarafından vekalet ücretine hasren süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...' ın raporu okundu, düşüncesi alındı, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, inanç sözleşmelerinin tarafları arasında, onların gerçek iradelerini ve akitten amaçladıklarını yansıtması bakımından geçerli olduğu; taraflarına Borçlar Kanunu çerçevesinde nispi haklarını talep etme olanağını verdiği tartışmasızdır. Burada üzerinde durulması gereken husus, taşınmaz mallar ya da şekle bağlı akitlerde inanç sözleşmelerinin ne gibi hukuki sonuç doğuracağıdır. Diğer bir anlatımla, sözleşmede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde, taşınmaz mülkiyetinin naklinin sebebini oluşturup oluşturmayacağıdır.Bilindiği üzere; uygulamada mesele, 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmekte olup, bu tür davalarının dinlenebilir ve yazılı delil ile ispatının mümkün olduğuna hükmolunmuştur.Ayrıca, hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiş, bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında, menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Bu nedenle, tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Somut olayda davacının ilk el ... bakımından iddiasını 05/02/1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtilen ilkeler doğrultusunda kanıtlayamadığı, yine kayıt maliki davalı bakımından da kötüniyetin ispatlanamadığı, yemin deliline de dayanılmadığı gözetilerek, davanın reddedilmiş olması, bu gerekçe ve sonucu itibariyle doğrudur.Davacının temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.Davalının temyiz itirazlarına gelince;Dava 80.000,00 TL üzerinden açılmış, yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde dava konusu 78 ve 79 parsel sayılı taşınmazların toplam değeri 470.281,60 TL olarak belirlenmiş, belirlenen bu değer üzerinden harç ikmal edilmiştir.Bu durumda noksan harcı ikmal edilen 470.281.60 lira üzerinden davalı lehine avukatlık parası tayin ve takdir edilmesi gerekirken dilekçede gösterilen değer üzerinden avukatlık parasına hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalının temyiz dilekçesinde belirttiği miktar dikkate alınarak, kararın 4. bendinde yer alan; “8.800,00 TL” ibaresinin hükümden çıkartılarak, yerine “32.750,00 TL” ibaresinin eklenmesine, davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.