Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3805 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 2583 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : ÇARŞAMBA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/11/2006NUMARASI : 2005/194-428Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakan anneleri H..G...’in ..parsel sayılı taşınmazının 1/3 payını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı torunu Hüseyin’e ölünceye kadar bakma akdiyle temlik ettiğini ileri sürerek, payları oranında iptal ve tescil, olmazsa tenkis isteminde bulunmuşlardır.Davalı, bakım borcunu yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, muvazaa olgusunun kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma istemi yargılama masrafı karşılanmadığından reddedilerek, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden toplanan delillerden; çekişme konusu .parsel sayılı taşınmazın miras bırakan H...G...adına kayıtlı iken 1/3 payının 14.4.1994 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle davalı H...G....'e temlik edildiği, taşınmazın ifraza tabi tutularak ..ve ...parsel sayısını aldığı ve 1/3 payının davalı H...2/3 payının da miras bırakan H...adına kayıtlı olduğu görülmektedir.Davacılar, miras bırakanın yapmış olduğu temlikin muvazaa ile illetli olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın,ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.Somut olaya gelince; davalının muris ile aynı çatı aldında birlikte oturduğu, temlik edilen pay oranının murisin malvarlığı gözetildiğinde makul ölçüler içerisinde kaldığı davalının murisin ihtiyaçlarını karşıladığı ve onunla ilgilendiği dosya kapsamı ile sabittir.Bütün bu olgular yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, yapılan temlikin gerçek bakımı amaçlayan ivazlı bir akit olduğu, davalının da bakım koşulunu yerine getirdiği miras bırakan tarafından sağlığında akde aykırılıktan dolayı da bir dava açılmadığı dosya kapsamı ile sabittir.Öyleyse, miras bırakanın temlikteki amacının terekeden mal kaçırma olduğu söylenemez.Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere aksine hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.