Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3796 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 2855 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: MARMARİS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 22/12/2009NUMARASI: 2009/450-2009/666Taraflar arasında görülen davada;Davacı, davalılar adına kayıtlı olan 130 ada 38 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 79.55 m2 lik kısmının idarece belirlenen kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürüp, tapu iptali ve varsa üzerindeki muhdesatın yıkımını istemiştir.Davalılar, çekişme konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi ile ilgisinin olmadığını ve kıyı kenar çizgisinin iptali yönünde Muğla İdare Mahkemesine açmış oldukları davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, 5841 Sayılı Yasanın 2.ve 3.maddeleri ile 3402 Sayılı Yasaya eklenen hükümler gereğince çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini ile varsa muhdesatın yıkımı isteklerine ilişkin olup, mahkemece 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesine bir takım ilaveler getiren ve 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri gözetilerek davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir. İdare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisinin iptali konusunda açılıp retle sonuçlanan idari yargı kararı ile idarece çizilen kıyı kenar çizgisi 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince tarafları bağlayacağından, fen memuru veya harita mühendisi sıfatını haiz bilirkişi veya bilirkişiler aracılığıyla yapılacak keşifle kesinleşen kıyı kenar çizgisinin saptanması ve böylece çekişmeli taşınmazın veya bir bölümünün tanımı 3621 Sayılı Yasanın 4.maddesinde yapılan kıyıda kalıp kalmadığının belirlenmesi davada yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden davacı veya davalı tarafın hangisinin sorumlu tutulacağı yönünden önem arzetmektedir.Bilindiği üzere; dava tarihi itibarı ile davasında haklı olduğu halde dava sırasında yürürlüğe giren bir yasa hükmü veya çıkan bir İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince haksız duruma düşen tarafın davasının reddi gerektiğinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına olanak yoktur.Hal böyle olunca, tarafları bağlayıcı nitelikteki idari kıyı kenar çizgisinin mahallinde yapılacak keşifle saptanması, çekişmeli yerin kıyıda kalıp kalmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve ondan sonra yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin hüküm altına alınması gerekirken anılan husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacı Hazinenin, temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.