Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3790 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 810 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ANKARA 10. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/10/2014NUMARASI : 2013/1267-2014/1322Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ve feri müdahil tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, 202 sayılı parselin pasif maliki olarak görünen G.. H.. Ç..'un davacıların mirasbırakanları L.. ikametli Ç.. O.. oğlu H.. ile aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir. Davalı Çankaya Tapu Müdürlüğü ile Fer'i Müdahil Ortadoğu Teknik Üniversitesi Rektörlüğü, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı ve fer'i müdahil tarafından temyiz edilmiştir.Bilindiği gibi; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/9-ç maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır. Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde taşınmazda yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmesi gerekmektedir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu 202 parsel sayılı bağ yeri vasıflı taşınmazın tapulama tutanağında, senetsizden 8.6.1953 tarihinde L..köyünden G.. H.. Ç..'un babadan kalma malı olup tasarrufunda iken 30-35 sene önce ölümü ile mirasçı olarak kimleri bıraktığının belirlenemediği ve bu yerin 15 senedir harap vaziyette olduğu muhtar ve bilirkişi beyanlarından anlaşılmakla ölü H.. Ç.. adına tespit ve tescil edildiği, davacıların nüfusta, L.. köyü nüfusuna kayıtlı 1811 doğumlu olup 1893'de ölen O.. oğlu Ç.. H..'in (nam-ı diğer G..) mirasçıları oldukları, onun oğlu Ç.. M..'nın Soyadı Kanunundan önce 1914'de öldüğü, 1881, L..doğumlu M.. oğlu S..'ın ise G.. soyadını alarak 1916'da öldüğü ve davacıların mirasbırakanları M.. G..'nun (isim tashihi ile Ö..) kaldığı anlaşılmaktadır. Fer'i müdahil Üniversite ise savunmasında, kamulaştırma işlemleri sırasında mülki idare yetkilileri ve kolluk güçleri tarafından yapılan araştırma sonucunda A.. ve Ş.. oğlu, 1854, Yalıncak doğumlu olup 1937'de ölen H.. S.. mirasçıları muhatap alınarak işlemlerin tamamlandığını, kamulaştırma paralarını H.. S.. mirasçıları adına bankaya yatırdıklarını, taşınmazın maliki olarak görünen H.. Ç..'un gerçekte H.. S.. olduğunu savunmuştur. Hâl böyle olunca, nüfus kayıtlarından hayatta olduğu anlaşılan H.. S.. mirasçılarının tespit edilerek duruşmaya çağrılması ve dava konusu taşınmada mülkiyet iddialarının bulunup bulunmadığı, kamulaştırma işlemlerine malik sıfatıyla katılıp katılmadıkları, kamulaştırma parasını alıp almadıklarının sorularak gerçekte adına tespit edilen kişinin kim olduğunun açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı ve Fer'i Müdahilin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.