MAHKEMESİ: GEDİZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 08/09/2006NUMARASI: 2003/547-482Taraflar arasında görülen davada;Davacı vekili, devletin hüküm ve tasarruffu altındaki hali araziye davalı M...A..İ.. tarafından kendi arazine katmak suretiyle müdahale edildiğini, taşınmazın ekonomik yarar sağlayacak yer konumunda olduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve Hazine adına tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı M...A...İ.., çekişmeli taşınmazın bir bölümün uzun yıllardır kullanımlarında olduğunu, ortalarından intikal ettiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden iken davalı M..A.. tarafından tarlasına katılmak suretiyle tarım arazisine dönüştürüldüğü gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı M...A..İşican tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yere elatmanın önlenmesi ve tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı Hazinenin toplam 1326 m2 yüzölçümündeki devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yere davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın elattığını bildirerek elatmanın önlenmesi ve Hazine adına tescili isteğiyle eldeki davayı açtığı, buna karşı davalının taşınmazın babasından intikal ettiğini uzun yıllardan beri bu yeri zilyet ettiğini belirtmek suretiyle savunmada bulunduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme sonunda, özellikle 5.11.2004 tarihinde mahallinde yapılan keşifte davalının, kullandığı yeri genişletmek suretiyle önceden zilyet ettiği yere ilave ettiğini bildirmiş ve bilirkişinin düzenlediği 1.5.2005 tarihli rapor eki krokide bu yer 485 m2 olarak işaret edilmiş ve 5.11.2004 günlü keşif zaptındaki beyanı ile sonradan genişletilen bölüm yönünden davalı davayı kabul ettiğini bildirmiştir. O halde, 1.5.2005 tarihli bilirkişi raporunda 485 m2 olarak gösterilen ve sonraki keşif nedeniyle elde edilen ve kırmızı ile boyalı olarak 30.3.2006 tarihli kroki ve rapora yansıtılan bölüm yönünden 3402 Sayılı Yasanın 18/1 maddesi hükmü gereğince davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu kısıma yönelik temyiz itirazlar yerinde değildir. Reddine, Ancak, 485 m2 yüzölçümlü ve bahis konusu kırmızı ile gösterilen bölümün kuzeyinde kalan 841 m2 lik bölümle ilgili temyiz itirazlarına gelince; mahallinde yapılan keşifler sonunda elde edilen ziraat bilirkişilerin raporlarında taşınmazın niteliğinin uzun yıllardan beri ziraat edilen ve tarım arazisi olarak kullanılan yer olduğu bildirilmiştir. Başka bir ifadeyle, taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte bulunduğu ifade edilmiştir. Kaldı ki, davalıda bu yönde savunmada bulunmuştur.Öyle ise, anılan yerde kadastro faaliyetleri başlamadığına göre, 3402 Sayılı Yasanın 33/3.maddesi "Bu kanunun uygulandığı yerler dışında bulunan taşınmaz mallar hakkında da 14, 15, 17,18,20, 21.maddeler uygulanır" hükmü ile 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 33/5.maddesi "... mülkiyet birinci fıkrada öngörülen (713/1.maddesi 3402 Sayılı Kanunun 14.maddesiyle örtüşmektedir.) koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur..." şeklindeki hükmünün somut olayda gözetilmesi ve bu yasal düzenlemelere göre araştırma ve inceleme yapılması gerekeceği tartışmasızdır.Ne varki, mahkemece anılan yasal düzenlemelerin öngördüğü koşullar üzerinde durulmadığı gibi, bu konuda hükme elverişli olacak biçimde bir araştırma, inceleme yapıldığı da söylenemez.O halde, çekişme konusu 841 m2 lik bölüm yönünden, davalının mülk edinme koşullarının gerçekleştiğini, arzın tabii malik olması itibariyle Hazine'ye karşı ispat etmesi gerektiğinden davalının şahit dahil tüm delillerin toplanması, yukarıda değinilen yasal düzenlemelerde dikkate alınarak soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, şahit gösterilmesi halinde HUMK.'nun 259.maddesi gereğince taşınmazın başında dinlenilmesi, komşu taşınmazlara ait varsa tapu veya vergi kaydı getirtilerek çekişme konusu bölümü ne şekilde gösterdiğinin saptanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Öte yandan, Türk Medeni Kanununun 713/1 maddesi hükmünün davacı Hazine yönünden uygulama yeri bulunmadığı kuşkusuzdur. Davacı Hazine, 3402 Sayılı Yasanın 18/1.maddesi hükmü uyarınca tescil istediğine göre, Türk Medeni Kanununun 713.maddesinde öngörülen ilanların yapılmasına esasen gerek bulunmadığı gibi bundan kaynaklanan yargılama giderlerindende davalıların sorumlu tutulması doğru değildir.Öyleyse, davalının temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir.Kabulüyle, hükmün açıklanan sebeplerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.