Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3779 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 1999 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: TRABZON 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 19/12/2006NUMARASI: 2005/394-307Taraflar arasında görülen davada;Davacı, maliki olduğu .ada . parsel sayılı taşınmazdaki 665/1765 payını ölünceye kadar bakım koşuluyla davalı oğluna temlik ettiğini, davalının sözleşmeden kaynaklanan edimlerine yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu iptali, tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı, akde aykırı davranmadığını, kız kardeşleri tarafından edimlerinin engellendiğini bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, iddiaların ispatlanmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu .. parsel sayılı taşınmazdaki 665/1765 payın bakım alacaklısı davacı tarafından bakım borçlusu davalıya yer 06.7.2001 tarihli ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile temlik edildiği, taraflar arasında daha önce görülüp, 06.6.2005 tarihinde kesinleşen aynı nedene dayalı Trabzon 3.Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2004/40 Esas-2005/51 Karar sayılı dava bulunduğu görülmektedir.Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme B.K.nun 511. maddesinde, “kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit” olarak tarif edilmiştir.Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekirki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK.nun 5l7. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir. Öte yandan, BK.nun 517/son maddesi hükmüne göre; Hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.”Uyuşmazlığın değinilen hüküm (BK.nun 517/son maddesi) uyarınca çözüme bağlanması; bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.Somut olayda, taraflar arasında görülüp kesinleşen davadan sonra taraflar arasında (bakım borçlusu ile bakım alacaklısı) cereyan eden yeni olaylar nedeniyle, bakım alacaklısı davacı ile bakım borçlusu davalının bir araya gelmelerinin ve bakım görevinin yerine getirilmesinin imkansız hale geldiği, bakım görevinin yerine getirilmemesinde, davalının bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde, tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek bakım alacaklısı davacı lehine uygun bir irada hükmedilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.