MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapuda yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.Toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre; davaya konu 143, 201, 265, 275, 294, 370, 505, 506, 530, 534, 535, 545, 554, 690, 702, 703, 712, 716, 843, 878, 885, 887, 913, 919, 975, 1000, 1010, 351 parsel sayılı taşınmazların "..." adına kayıtlı olması gerekirken kadastro tespit bilirkişilerinin yanlış bildirimi sonucu soyadının "..." olarak yazıldığı, "...." ile "..."'nın aynı kişi olduklarının doğrulandığı, yani tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenen kişinin nüfus kayıtları ve tapu kayıtları arasındaki bağlantı kurulmak suretiyle anılan taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davalı İdarenin bu yöndeki temyiz itirazları yerinde değildir, reddiyle hükmün bu yönüyle ONANMASINA,Ne var ki; HMK’nun 26/1. maddesindeki “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü gözardı edilerek; usulüne uygun açılmış bir dava olmadığı halde talep aşılarak 6 ve 40 parsel sayılı taşınmazlar yönünden de davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.Davalının, temyiz itirazı değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.