Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3722 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15463 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/06/2012NUMARASI : 2010/275-2012/247Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava tapu iptal ve .... Köyü Tüzel Kişiliği adına tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, binanın temelinin atılmış olmasına dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir. Davacı Hazine, 442 sayılı Köy Kanununa ek hükümler getiren 3367 sayılı Yasa uyarınca 1445 parsel sayılı taşınmazın hak sahibi olarak davalı adına tescil edildiğini, ancak idari tahkikat sonucunda davalının yasal tahsis koşullarını taşımadığının anlaşıldığını, 3367 sayılı Yasa hükümlerine aykırı şekilde yapılan tahsis işlemiyle oluşan tapu kaydının yolsuz tescil niteliğinde bulunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 1445 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına kayıtlı iken 442 Sayılı Köy Kanununa bir takım ilaveler getiren 3367 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca 01.10.2003 tarihinde ....Köyü Tüzel Kişiliği adına tahsis suretiyle tescil edildikten sonra aynı gün davalıya temlik edildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, Köy Yerleşme Alanı Uygulama Yönetmeliğinin 12. maddesinde arsa satın alabilmek için; ”İsteklinin reşit olması, kendisine, eşine ve reşit olmayan çocuklarına ait evi veya arsası bulunmaması, var ise evinin harap, arsanın kullanışsız olması, isteklinin ikamet etmekte olduğu köy nüfusuna kayıtlı olması ve o köyde asgari 5 yıl oturmuş olması, nüfus kaydı evvelce başka yerlerde olup, bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra bu köy nüfusuna aktarmış olanların, hak sahibi olabilmeleri için nüfus kaydı aktarma işlemi tarihinden itibaren 5 yıl süreyle fiilen o köyde ikamet etmiş olmaları şarttır.” düzenlemesine yer verilmek suretiyle ihtiyaç sahipliği koşulları belirtilmiştir.Somut olayda ise, davalının bahsi geçen koşulların hiç birini taşımadığı ileri sürülerek dava açılmış, ne var ki, mahkemece belirtilen koşulların bulunup bulunmadığı araştırılmadan hüküm kurulmuştur.Hal böyle olunca, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların tüm delillerinin eksiksiz toplanması, davalı lehine hak sahipliği koşullarının oluşup oluşmadığının yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeler gözetilerek incelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının temyizi itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.