Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3713 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3220 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : MANİSA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/12/2009NUMARASI : 2008/285-2009/381Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 2055 ada 17 parsel sayılı taşınmazı intifa hakkını uhdesinde bırakıp çıplak mülkiyetini ölünceye kadar bakma koşuluyla oğlu davalıya temlik ettiğini, bakım ihtiyacının bulunmadığını ileri sürüp muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı, dava konusu taşınmazın bakım ihtiyacı nedeniyle temlike konu edildiğini, akitten doğan bakım borcunu yerine getirdiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi . . raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakanın çekişme konusu 17 parsel sayılı taşınmazın intifa hakkını üzerinde bırakıp çıplak mülkiyetini 27.12.2002 tarihli akitle ölünceye kadar bakma koşuluyla oğlu davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır. Davacı, anılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. Somut olayda; miras bırakanın çekişme konusu taşınmaz dışında başka mal varlığı olmadığı, maliki olduğu tek taşınmazın tamamını değil de, belirli bir payını devretmek suretiyle bakım ihtiyacını giderebileceği mümkün iken, tamamını devretmiş olmasının murisin diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla hareket ettiği karinesini teşkil etmektedir.Kaldı ki, muris yaşlılık aylığı almak suretiyle aldığı paranın bir kısmını vererek bakım ihtiyacını da gidermesi olanaklı iken değinildiği üzere tek malvarlığını vermesi mal kaçırıldığının kabulünü gerektirir.Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.