MAHKEMESİ: CEYHAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 21/04/2009NUMARASI: 2005/259-2009/95Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden paydaşı olduğu 167 parsel sayılı taşınmazı davalıların haksız kullandıklarını ileri sürüp, elatmanın önlenmesine ve 6.600,00YTL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar İ.ve M., dava konusu taşınmazda davalı İ.ın bir kullanımı olmadığını, davalı M.in taşınmazda paydaş olup payını kullandığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, dairece; “davalı D.’nun davadan önce öldüğü belirlenerek anılan davalı yönünden 04.05.1978 tarih, 4/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gözetilerek davanın reddi doğrudur. Ne var ki, diğer davalılar hakkında yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya elverişli olduğu söylenemez” gerekçesiyle bozulması üzerine bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi . .raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamından sonra davalı M. hakkındaki elatmanın önlenmesi isteğinin davacının payını ahara satması sebebiyle davada sıfatının kalmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Öyleyse, davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Ancak, davalı M. ecrimisilden sorumlu tutularak hüküm kurulduğuna göre, davada vekille temsil edilen davacı lehine avukatlık ücreti takdir ve tayin edilmemiş olması doğru olmadığı gibi, hakkında elatma olgusu bulunmadığı benimsenerek aleyhine açılan dava reddedilen davalı İ. bakımından dava öncesi yapılan tespit dosyasında İ.’ın taşınmaza elattığı belirlenmiş olmasına karşın mahkemece anılan tespit dosyası değerlendirilmeden neticeye gidilmesi de doğru değildir.Her ne kadar, İ.hakkındaki elatmanın önlenmesi davası davacının taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı kalmadığı için sıfat yokluğu sebebiyle reddedilmiş ise de, anılan davalının tespit dosyasında belirtildiği şekilde öncesinde bir elatma olgusunun saptanması halinde taşınmazı kullanması sebebiyle malik olmayan zilyedin zilyet olmayan malike ödemekle yükümlü olduğu ecrimisilden sorumlu tutulacağında kuşku yoktur.Öyle ise, davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle, HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 1.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.