Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3697 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 2025 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/06/2007NUMARASI : 2005/117-2007/266Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 1075 ve 1400 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/2 payını ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik ettiğini, murisin bakım ihtiyacı olmadığını ileri sürüp muvazaa nedeniyle tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tesciline, olmadığı taktirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.Davalı, dava konusu taşınmazlar payının bakım ihtiyacı nedeniyle temlike konu edildiğini, akidden doğan bakım borcunu yerine getirdiğini, iddiaların doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların davalıya temlikinin muvazaalı bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.01.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat B. K.ile temyiz edilen E. A. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir. Mahkemece;davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakanın çekişme konusu 1075 ve 1400 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/2'şer paylarını 13.05.1986 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı, anılan bu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4). Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. Somut olaya gelince; davacının miras bırakanın kızı, davalının ise oğlu olduğu, davalının ayrı yaşamakla beraber miras bırakan yaşadığı sürece tüm ihtiyaçlarını giderdiği ve yardımcı olduğu, murisin sağlığında akde aykırılıktan dolayı bir dava açmadığı ve bu konuda bir iddiada bulunmadığı görülmektedir. Akte aykırılığın ancak muris tarafından sağlığında ileri sürülebileceği, ayrıca sözleşmeye konu taşınmazlarında makul ölçüler içerisinde olduğu görülmektedir.O halde, somut olgular yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde yapılan temlikin gerçek bakım karşılığı olduğu, miras bırakanın iradesinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olmadığı kabul edilmelidir.Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekerkine delillerin taktirinde hataya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine ve 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 24.03.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.