Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3696 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 1810 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : İZMİR 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/11/2007NUMARASI : 2006/463-2007/243Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki bulunduğu 14946 ve 14947 parsel sayılı taşınmazlardaki camiye davalıların baz istasyon kurmak suretiyle müdahale ettiklerini,insan sağlığı açısından tehlike yarattıklarını ileri sürüp elatmanın önlenmesine,baz istasyonunun yıkımına ve taşınmazın eski hale getirilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalılar, dava konusu camiinin mülkiyeti mevcut yasal düzenlemelere göre davacıya ait bulunmadığından dava açma hakkının olmadığını, gerekli güvenlik sertifikalarının alınarak baz istasyonunun kurulduğunu, insan sağlığına zarar verilmediğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacının camii ve müştemilatı hakkında dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedildi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmazlara elatmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerde; davacının çekişme konusu taşınmazların kayıt maliki olduğu, 14947 parsel sayılı taşınmazda cami nitelikli yapı bulunduğu, davalı Dini ve Sosyal Hizmet Vakfının, diğer davalı Türkcell İletişim Hizmetleri A.Ş. ile anılan cami üzerinde baz istasyonu kurulması konusunda sözleşme yaptığı, davacının anılan sözleşmede yer almadığını, muvafakatinin olmadığını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Yasasının 683. maddesi uyarınca; bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir. Olaya bu açıdan bakıldığında, davacının mülkiyet hakkı sahibi olarak, dava açmakta hukuksal yararının bulunduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle, dava açma sıfatına sahip olduğu da tartışmasızdır. Hal böyle olunca; işin esasının incelenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.03.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.