MAHKEMESİ: SÜRMENE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 31/05/2012NUMARASI: 2011/107-2012/336Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı pay oranında iptal ve tescil istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Doya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan A.'in 06.11.2009 tarihinde oğlu olan davalı V.'i satış yetkisi de içerir şekilde vekil tayin ettiği, vekilin dava konusu 252 ada 2 parsel, 188 ada 3 parsel, 187 ada 48 parsel, 187 ada 45 parsel, 187 ada 37 parsel ve 187 ada 36 parsel sayılı taşınmazları 18.11.2009 tarihinde satış suretiyle eşi olan davalı N.'e devrettiği sabittir.İddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriğinden davacıların vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanarak pay oranında iptal isteğinde bulunduğu görülmektedir. Miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir. Davacı dışında başkaca mirasçıların bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları ayrıca, mirasçılardan birisinin ya da birkaçının terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davaya muvafakatlerinin sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (T.M.K. 640 md.) tartışmasızdır.Oysa, somut olayda vekalet görevinin kötüye kullanması hukuksal nedeniyle pay oranında iptal ve tescil isteğiyle dava açılmış olup, böylesi bir davanın elbirliği mülkiyetine ilişkin yukarıda değinilen hükümler gözetildiğinde dinlenilmesine olanak bulunmadığı gibi böylesi bir istekle açılan davada diğer mirasçıların davaya dahil edilerek sürdürülmesi de mümkün değildir.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.