Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3670 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3113 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : MUDANYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/11/2009NUMARASI : 2006/161-2009/324Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden davalılar adına olan 20 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığını ileri sürerek tapu iptal, elatmanın önlenmesi ve binanın yıkımına karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Davanın reddine ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece “…ölü kişinin mirasçıları bakımından dava açılmasının sağlanması, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra tespit edilecek bulguların değerlendirilmesi” gereğine değinilerek bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, 5841 sayılı yasa ile yapılan değişiklik ile 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çekişme konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 3402 Sayılı Yasa’nın 12. maddesinde 5841 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklik gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine, Ancak, hemen belirtilmelidir ki, bir taraf, dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü ya da yeni bir İnançları Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse, davada haksız çıkmış olmasına rağmen, yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaz.Anılan bu kural yasal ve yargısal uygulamada kararlılık kazanmıştır. (Baki Kuru, Hukuk Usulü Mahakemeleri 5. Cilt, sayfa 5338, dipnot 159; 10. H.D. 21.12.1976, 8770/8739 ve dipnot 160: 5. HD 12.09.1977, 5445/5655 dipnot 161: 10. HD 24.02.1976, 6296/1297) Ayrıca, her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlıdır. Öte yandan avukatlık ücreti 04.09.1957 tarih ve 4/16 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yargılama giderlerinden sayılır. Davacı Hazine, temyiz dilekçesinde sair nedenlerden söz etmek suretiyle bu hususa değinmiştir.Hal böyle olunca, somut olayda mahkemece yapılan keşif sonucu çekişmeli bölümün kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı ve dava tarihinde davacı Hazine’nin davasında haklı olduğu anlaşıldığına ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa gereğince dava reddedildiğine göre davalının tüm yargılama giderlerinden harç ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulması gerekirken, aksine yazılı düşüncelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.Davacı Hazine’nin yukarıda değinilen yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 31.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.