Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 366 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 12745 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 26/06/2003NUMARASI : 1995/132-2003/603Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, kadastro tespiti esnasında davalılar adına tespit ve tescil edilen 14 parsel sayılı taşınmazın dayanağı tapu kaydının gayri sabit hudutlu ve genişletilmeye elverişli olduğunu ileri sürerek tapu miktar fazlasının tapusunun iptali ile adına tescili isteğinde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, dava konusu taşınmazın uzun yıllardır davalıların kullanımında olduğu, hazine ile bir ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, tapu kayıt miktar fazlasının iptali ile tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 14 parsel sayılı taşınmazın 14.6.1968 tarihinde M. A. E. ve müşterekleri adına Eylül 1961 tarih 28,Haziran 1963 tarih 71,Aralık 1964 tarih 65 ve Aralık 1288 tarih 137 nolu tapuların kapsamında kaldığından bahisle tespitinin yapıldığı, kadastro tespitine itiraz üzerine Diyarbakır Kadastro Mahkemesinin 7.9.1993 gün 1970/32 Esas,1993/28 Karar sayılı ilamı ile dayanak tapu kayıtlarının revizyon gördüğü 11,13,14 ve 50 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacı hazinenin süresinde dava açmadığından bahisle görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararının 26.1.1994 tarihinde kesinleşmesi üzerine eldeki davanın açıldığı görülmektedir.Gerçekten de, davacı Hazinenin Kadastro Mahkemesine açtığı tespite itiraz davasının görevsizlik nedeni ile reddedildiğinden bahsederek dayanak tapu hudutlarının gayri sabit miktarı ile geçerli olduğunu ileri sürerek tapu kayıt miktar fazlasının tapusunun iptal ve tescili isteği ile eldeki davayı açtığı görülmektedir. Davacı Hazine, yargılama aşamasında verdiği dilekçesinde dayanak tapu kayıtlarının revizyon gördüğü 11,13 ve 50 parsel sayılı taşınmazlarında 14 parselle birlikte Kadastro Mahkemesinde dava konusu olduğunu, dava dilekçesinde sehven sadece 14 parselden bahsettiklerini, tapu kaydının revizyon gördüğü diğer parsellerinde yargılama esnasında dikkate alınması gerektiğini bildirdiğine göre, eldeki dava dosyasının kadastro mahkemesinin kesinleşen görevsizlik kararı üzerine açıldığı gözetildiğinde, davanın tapu kaydının revizyon gördüğü tüm kadastro parsellerine yönelik olduğunun kabulü gerekir.Öte yandan, mahkemece yapılan uygulama sonucu dosyaya ibraz edilen 3.7.1997 tarihli bilirkişi rapor ve krokisinden dava konusu taşınmazlara uygulanan tapuların geldisini teşkil eden Mayıs 1328 tarih 133 ve Mayıs 1336 tarih 162 sıra nolu tapu kayıtları ve tedavül kaydı olan Haziran 1963 tarih 71 ve Aralık 1964 tarih 65 nolu tapuların sınırlarının “ gölün hizası ile vaki Karakoç karyesi”, “köprüden zozunç sağire giden yol”, “sahibi senet tarlası”, “sahibi senet harkı”, “İshakana giden tarik” olduğu bu niteliği ile tapunun sınırlarının gayri sabit olduğu anlaşılmaktadır.Mahalli bilirkişi beyanları ve teknik bilirkişi raporundan dayanak tapu kaydının dava konusu parselleri batı,kuzey, kısmen doğu sınırı itibarıyla kapsadığı, güney sınırının (Cirnik Deresi kısmının) açıkta kaldığı görülmektedir.Bilirkişi tarafından sabit hudutlar gözetilerek hazırlanan krokili roporda 11,13 ve 14 parsellerin tamamı ile 50 parselin “A” ile gösterilen 303.800 m2’lik kısmının tapu kayıt miktarını karşıladığı, davalılar yararına zilyetlik koşullarının oluşması ve zilyetlikten adlarına tescil edilen başka yer bulunmaması halinde “B” ile gösterilen 100.000 m2’lik kısmında davalılara verilmesi halinde 50 parselden arta kalan “C” ile gösterilen 514.825 m2’lik kısmın hazine adına tescili gerekeceği belirtilmiştir.Ne varki, kayıt miktar fazlası kısımlar yönünden zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca, eldeki davanın dava konusu dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü 11,13,14 ve 50 parsellerin tespitine itiraz üzerine kadastro mahkemesince verilen görevsizlik kararından sonra açıldığı gözetildiğinde davanın 14 parsel dışındaki tapunun revizyon gördüğü diğer kadastral parselleri de kapsadığı ve dayanak tapu kaydının sabit sınırlı olmayıp genişletilmeye elverişli olduğu, böylece miktarı ile geçerli bulunduğu gözetilerek tapuya miktarı ile kapsam tayin edilmesi, tapu kayıt miktar fazlası yönünden 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14 ve 17. md. öngörülen koşulların tapu malikleri adına oluşup oluşmadığının, miktar araştırması da yapılmak suretiyle saptanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacı Hazinenin, temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.