Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3649 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 2076 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/05/2007NUMARASI : 2006/138-2007/210Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 5223 ada 15 parsel sayılı taşınmazına komşu davacının inşaat yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ile uğradığı zararın tazminini istemiş, bilahare yıkım aşırı zarar meydana getireceğinden 17.204.-YTL'nin davalı adına temliken tescil karşılığında davalıdan tahsili isteğinde bulunmuştur.Davalı, kendi tapulu taşınmazına binasını inşaa ettiğini, hatta inşaatın yapım aşamasında davacının eşinin temel attığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının binasının imar uygulaması sonucunda davacının çekişmeli taşınmazına tecavüzlü hale geldiği, davacının bina bedilini mahkeme veznesine yatırmadığı, davalının temliken tescil talebi bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatanın önlenmesi ve tazminat isteğiyle açılmış bilahare davacı taşkın kısmın bedeli karşılığında davalı adına tescilini istemiştir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Davacı, davalının çap sınırları dışına çıkarak bir inşaa ettiğini, iyiniyetli olmadığını, taşkınlığın imar öncesi de mevcut olduğunu ileri sürmüş, mahkemece, taşkınlığın imar uygulaması sonucu oluştuğu ve davacının bina bedelini mahkemece veznesine depo etmediği gerekçesiyle yazılı olduğu üzere davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1719 ada 9 parsel sayılı ve üçüncü kişiler adına kayıtlı taşınmazın, 15.8.1994 tarihinde imar uygulaması görerek 5223 ada 1 ve 2 sayılı parsellerin oluştuğu, davalının 1 sayılı taşınmazı 29.5.1995 tarihinde satın almak suretiyle edindikleri, davalının binasını inşaa ettikten sonra yeniden yapılan imar uygulaması sonucunda meydana gelen 5223 ada 15 sayılı parselin davacı, aynı ada 14 parsel sayılı taşınmazın ise davalı adına 7.7.1997 tarihinde tescil edildikleri, buna göre taşkınlığın ikinci imar uygulaması ile oluştuğu ileri sürülmektedir.Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Nevarki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 2981 Sayılı Yasanın 3291 Sayılı Yasa ile değişik 10/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur. Somut oluya gelince; davalının binasının yapım tarihi itibariyle maliki olduğu çap sınırlarına uygun olarak mı, yoksa davacının parseline taşkın mı inşaa edildiği, başka bir deyişle çekişme konusu 15 parsel sayılı taşınmaza taşkınlığın imar uygulaması sonucu meydana gelip gelmediği konusunda yapılan uygulama ve alınan bilirkişi raporlarının hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.Hal böyle olunca; yerinde uygulama yapılarak uzman bilirkişilerden denetime elverişli rapor ve kroki alınmak suretiyle çekişme konusu taşınmazda mevcut taşkınlığın imar uygulaması sonucu meydana gelip gelmediğinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.