Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3636 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 1938 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/11/2006NUMARASI : 2003/718-448Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, vekili; davalının davacı H..nin irade zayıflığından yararlanarak onu şartlı bağışa razı ettiğini ve ada sayılı parseldeki payının hibe yoluyla devrini sağladığını, bağış koşulunun da süresinde yerine getirilmediğini ileri sürerek tapu iptali tescil istemiştir.Davalı vekili; davanın süresinde açılmadığını ayrıca bağışın koşulsuz yapıldığını, bununla birlikte bağışlanan arsasının okul olarak değerlendirileceğine ve okula Halit Tanrıverdi'nin isminin verileceğine dair karar alındığını, ancak taşınmaz paylı bulunduğu için öncelikle bu engelin aşılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, bağıştan rücu şartlarının gerçekleşmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, taraf vekillerince tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 3.4.2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden E... T.. vs.vekili Avukat A..Ş..ile temyiz eden Çankaya Eğt.Kültür Vakfı vekili Avukat R..K.. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...'in tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü : -KARAR-Dava, ehliyetsizlik ve koşullu bağıştan rücu sebeplerine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, davacı H..T..’nin dava konusu ..ada .parsel sayılı taşınmazdaki payını 18.7.2001 tarihli akitle davalıya hibe ettiği, her ne kadar akit kayıtsız şartsız hibe suretiyle yapılmışsa da, gerek 13.7.2001 tarihli taahhütname ve gerekse Vakıf karar defteri içeriklerinden, çekişmeli payın ilköğretim okulu yapılması ve okula davacının adının verilmesi koşulu ile devredildiği görülmektedir.Dava, başlangıçta bağış koşulunun yerine getirilmemesi nedeniyle açılmış, yargılama sürerken davacı H..’in ölmesi üzerine davaya katılan mirasçıları ehliyetsizlik iddiasında da bulunmuşlardır.Davacı H.in işlem sırasında ehliyetli olduğu Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporla saptandığından, davanın bu sebepten reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Diğer hukuki sebebe gelince ; davacının taşınmazdaki payı 18.7.2001 tarihinde temlik edilmiş ve 13.7.2001 tarihli taahhütnamede 2 yıl içerisinde inşaata başlanılacağı belirtilmiştir. O halde koşulun ifası için öngörülen sürenin sonu 18.7.2003 tarihine isabet etmektedir. İki yıllık sürenin sonradan karar defterinde uzatılması davacıyı bağlamayacağı gibi sonuca da etkili değildir. Öyle ise, 28.8.2003 tarihinde açılan davanın B.K.’nun 246. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığında tereddüt yoktur.Öte yandan, taşınmaz paylı mülkiyet üzere olup, okul yapımı için davalının şimdiye kadar bir girişimde bulunmadığı, esasen çekişmeli payın müstakilen kullanılamayacağı, koşulun yerine getirilmesinin hukuken de mümkün olmadığı, anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın açıklanan nedenden ötürü kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddedilmesi doğru değildir. Davacıların temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 500.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.