Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3625 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 562 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: ILGIN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 26/12/2008NUMARASI: 2005/175-2008/764Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakan babası M.. K..'ın .., .. ve ...parsel sayılı taşınmazlarını 19.10.1993 tarihinde, ..parsel sayılı taşınmazını ise 02.11.1993 tarihinde satış suretiyle davalı oğluna devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve muris adına tescile karar verilmesini istemiş, son celse pay oranında iptal ve tescil istediğini bildirmiştir. Davalı, taşınmazları murisin vekilinden satın alarak bedellerini ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların davalıya temliklerinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve terekeye iade isteğine ilişkindir. Mahkemece, davacının miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı M. K.'ın 4, 5683 ve 6432 parsel sayılı taşınmazlarını 19.10.1993 tarihinde ..parsel sayılı taşınmazını ise 02.11.1993 tarihinde satış suretiyle davalı oğluna devrettiği, davacının; anılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı, miras bırakan M..'ün 10.02.2004 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak çocukları olan taraflar ile dava dışı torunlarının kaldığı, yargılama sırasında murisin terekesine H..Ö..'in temsilci tayin edildiği anlaşılmaktadır.Somut olayda istek tereke adına iptal ve tescil olduğuna göre, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi hükmü uyarınca terekeye temsilci atanmak suretiyle davanın yürütülmesi doğrudur ve asıldır. Ne varki; tereke temsilcisi 11.09.2008 tarihli oturuma katılmış, ondan sonraki oturumları ise takip etmemiştir. Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanması halinde mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkileri sona erer ve artık davayı açan mirasçının, isteğini payına hasretmesi hak ve yetkisi ortadan kalkacağından bu yöndeki beyana hukuki sonuç bağlanamaz. Öte yandan, davayı tereke temsilcisi takip etmediğine göre takip yetkisi kalkan mirasçının davayı takip edip, oturumlara iştirak etmesi davacı tarafın davada temsil edildiği anlamını taşımaz. Bir başka ifade ile davalının davadaki muhatabı yargılamaya iştirak eden mirasçı olmayıp tereke temsilcisidir, yani davacı taraf tereke ve onu temsil eden tereke mümessilidir. Somut olayda tereke mümessilinin davacı sıfatıyla başlangıçtaki oturumlar hariç sonraki oturumlara katılmadığı gözetildiğinde o tarihteki mer'i 1086 sayılı Yasanın 409.maddesi hükmü gereğince davanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi asıl ise de, davalının tüm oturumlara iştirak edip davayı takip etme iradesi karşısında dosyanın işlemden kaldırılmaması doğrudur. Esasen bu olgu yerel mahkemeninde kabulünde olup, işin esası bakımından karar verilmesi de bunu doğrulamaktadır. Pek tabiidir ki, davalının davayı takip iradesinin hükmün sonuçlarına katlanma yükümlülüğünüde kapsayacağı tartışmasızdır. Ne var ki ve hemen belirtilmedir ki, hüküm (karar) taraflara muzaf olarak verilir. Davada taraf olmayan kimse veya kişi hakkında hüküm kurulamaz. (HUMK. 388, 389 md, 6100 sayılı HMK. 297. md. ) Oysa, davanın tereke adına açıldığı ve terekeye mümessil tayin edildiğinden buna bağlı olarak da mirasçının davayı takip yetkisinin ortadan kalktığı gözetilerek bir hüküm kurulması gerekirken davada taraf sıfatı bulunmayan mirasçı adına davanın kabul edilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.