Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3620 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 2406 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ: KULU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 31/12/2008NUMARASI: 2005/144-2008/903Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 246 ada 2 parsel sayılı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zilyetlikle iktisabı mümkün olmadığı halde kadastro çalışmaları sırasında senetsizden zilyetliğe dayanarak davalı Belediye tüzel kişiliği adına tespit gördüğünü, tespitin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın 246 ada 1 nolu parsele uygulanan 12.01.1976 tarih, 5 sıra nolu tapu kaydının miktar fazlası olup Hazine adına tespit ve tescil görmesi gereken yerlerden olduğunu ileri sürüp, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın Gecekondu Yasasının yürürlükten kaldırılan 3.maddesinin 1.fıkrasında mülkiyeti Belediyeye geçecek yerler kapsamında kaldığı, kesinleşmiş imar planı içinde olup kuzeyinde bulunan 1976 tarih, 5 sıra nolu tapu kaydının dışında kaldığının ve mülkiyetinin yasa gereği Belediyeye geçtiğinin anlaşıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, 775 Sayılı Yasanın 3.maddesi gereğince taşınmazın Belediyeye geçen yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın genel kadastro sırasında 03.12.1998 tarihinde 3402 Sayılı Yasanın 14.maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiğinden bahisle davalı Belediye adına tespit edilerek çap kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır. Davacı Hazine, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer olduğunu, mülk edinme koşullarının davalı yararına gerçekleşmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı Celep Belediyesi önceden Kulu ilçesine bağlı köy iken (Kasaba) 27.03.1994 tarihinde müstakil tüzel kişiliği olan Belediyeye dönüşmüştür. Hemen belirtilmelidir ki, gerek Türk Medeni Kanununun 713/1 ve gerekse buna paralel hüküm getiren 3402 Sayılı Yasanın 14.maddesinden gerçek kişilerin yanında mevzuatın müsaade etmesi halinde özel hukuk tüzel kişileri ile kamu tüzel kişilerinden sadece Özel İdareler ile Köy Hükmi Şahsiyetinin istifade edeceği ve anılan düzenlemelerin öngördüğü koşulların gerçekleşmesi halinde mülkiyetin adlarına tescil edileceği tartışmasızdır. Gerek yürürlükten kalkan 1580, 5272, 5281 Sayılı Yasalar ve gerekse yürürlükteki 5393 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca Belediye Tüzel Kişiliğinin anılan yasal düzenlemelere dayanarak kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz iktisap etmelerine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Ne var ki, Celep Köyü Tüzel Kişiliğinin Belediye olmadan önce koşullarının lehinde oluşması halinde halefiyet yolu ile taşınmazın mülkiyetinin kurulan veya bağlanacağı Belediyeye kazanılmış hak kuralı gereği geçeceği açıktır. Oysa, somut olayda taşınmazın niteliği gözetildiğinde Celep Köyü adına kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap koşullarının gerçekleşmediği dosya kapsamı ile sabittir. Buna göre de, öncesini teşkil eden köy tüzel kişiliği yönünden iktisap koşulları gerçekleşmediğine göre Belediyenin kazandığı bir haktan da sözedilemez.Diğer taraftan 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 775 Sayılı Yasanın 3.maddesi 4916 Sayılı Yasa ile iptal edilmiş ise de yürürlük tarihi itibariyle elde edilecek hakların kazanılmış hak kuralı gereği korunacağı açıktır. Oysa, 775 Sayılı Yasa 1966 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, o tarihte davalı Belediye köy statüsünde ve Belediye hükmi şahsiyetini kazanmamıştır. Öyle ise, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra köy Belediye olduğuna göre Belediye sıfatı ile 775/3.maddesinden de yararlanamayacağı kuşkusuzdur. Belediye olduktan sonra da istisnai nitelikte olan (2981/3290, 4916 Sayılı Yasa gibi) yasa hükümleri hariç taşınmaz mülkiyetinin Belediyeye intikalini gerektiren bir düzenlemede bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.03.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.