Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3619 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 2437 - Esas Yıl 2009





Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacı, tapulu taşınmazı üzerine yaptığı evin kendi evlerine giden patika yola tecavüz ettiğinden bahisle davalılar tarafından yapılan başvuru üzerine 3091 Sayılı Yasa gereğince elatmanın önlenmesi ve yıkım kararı aldıklarını, patika yola hiçbir tecavüzünün olmadığını, yapısının kendi çapı içinde kaldığını ileri sürüp, davalıların patikaya tecavüz iddiaları şeklindeki muarazanın önlenmesine, bu yoldaki idari kararın kaldırılmasına, saptanacak zarar ziyanın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar karşı davalarında; davacının kendi parsellerine ve köy yoluna tecavüzü nedeniyle 3091 Sayılı Yasa gereğince yasal yollara başvurduklarını ileri sürüp, asıl davanın reddedilerek, 455 parseldeki paylarına ve 402 nolu parsele davacı-karşı davalı A...’ın elatmasının önlenmesi, bina ve eklerinin yıkımını istemişler, davalılar birleşen davalarında ise; 403 parsel sayılı taşınmaza elatmanın önlenmesini ve bina ve eklerin yıkımını istemişlerdir. Mahkemece, dava değeri yönünden asıl dava, karşı dava ve birleşen dava bakımından mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Senem Altınbulak’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, elatmanın önlenmesi ve tazminat; karşı dava ve birleşen davalar ise, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davaların görev yönünden reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki; gerek asıl dava ve gerekse birleşen davalar nitelikleri itibariyle 492 Sayılı Harçlar Yasasının 1 sayılı tarifesine bağlı olarak nisbi harca tabi nitelikteki davalardandır. Harçlar Yasasının 16.maddesi hükmü ve 4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince müdahalenin men’i, tescil ve tapu kayıt iptali ve yıkım gibi istekleri içeren gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda, gayrimenkulün değeri ile yıkımı istenen yapının kıymetinin toplamının davanın değerini teşkil edeceği gerek mahkemenin görevi ve gerekse tahsil edilecek harcın bu değer gözetilmek suretiyle belirleneceği, bunun ise keşfen belirlenen değer olacağı tartışmasızdır. Oysa, mahkemece çekişmeli taşınmazın zemin değeri belirlenmekle beraber, üzerindeki yıkımı istenen yapının değeri, ayrıca zeminde fiilen yol olarak kullanılmakla beraber çap kapsamında kalan bölüm ile birlikte davacıların mülkiyetinde olan yere tecavüz eden taşkın yapının ve zemin değerinin belirlenmeksizin mahkemece neticeye gidilmiştir. O halde, kurulan hükmün yasal olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen şekilde çekişmeli yerler ile üzerindeki yapıların da değerlerinin tamamının keşfen belirlenmesi, buna göre görev hususunun değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.