MAHKEMESİ: KULU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 31/12/2008NUMARASI: 2005/146-2008/904Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 194 ada 29 parsel, 199 ada 1 parsel, 202 ada 7 parsel ve 230 ada 10 parsel sayılı taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, zilyetlikle iktisabı mümkün olmadığı halde kadastro çalışmaları sırasında senetsizden zilyetliğe dayanarak davalı Belediye tüzel kişiliği adına tespit gördüğünü, tespitin hatalı olduğunu ileri sürüp, tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların Gecekondu Yasasının yürürlükten kaldırılan 3.maddesinin 1.fıkrasında mülkiyeti Belediyeye geçecek yerler kapsamında kaldığı, kesinleşmiş imar planı içinde olup mülkiyetinin yasa gereği Belediyeye geçtiğinin anlaşıldığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Senem Altınbulak'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, 775 Sayılı Yasanın 3.maddesi gereğince taşınmazın Belediyeye geçen yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın genel kadastro sırasında 03.12.1998 tarihinde 3402 Sayılı Yasanın 14.maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiğinden bahisle davalı Belediye adına tespit edilerek çap kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır.Davacı Hazine, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer olduğunu, mülk edinme koşullarının davalı yararına gerçekleşmediğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır. Davalı Celep Belediyesi önceden Kulu ilçesine bağlı köy iken (Kasaba) 27.03.1994 tarihinde müstakil tüzel kişiliği olan Belediyeye dönüşmüştür. Hemen belirtilmelidir ki, gerek Türk Medeni Kanununun 713/1 ve gerekse buna paralel hüküm getiren 3402 Sayılı Yasanın 14.maddesinden gerçek kişilerin yanında mevzuatın müsaade etmesi halinde özel hukuk tüzel kişileri ile kamu tüzel kişilerinden sadece Özel İdareler ile Köy Hükmi Şahsiyetinin istifade edeceği ve anılan düzenlemelerin öngördüğü koşulların gerçekleşmesi halinde mülkiyetin adlarına tescil edileceği tartışmasızdır. Gerek yürürlükten kaldırılan 1580, 5272, 5281 Sayılı Yasalar ve gerekse halen mer’i olan 5393 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca Belediye Tüzel Kişilerin Türk Medeni Kanununun ve Kadastro Yasasının 713/1 ve 14, 17.madde hükümlerine dayanarak kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz iktisap etmelerine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Ne var ki, Celep Köyü Tüzel Kişiliğinin Belediye olmadan önce koşullarının lehinde oluşması halinde halefiyet yolu ile taşınmazın mülkiyetinin kurulan veya bağlanacağı Belediyeye kazanılmış hak kuralı gereği geçeceği açıktır. Oysa somut olayda taşınmazın niteliği gözetildiğinde ......Köyü adına kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap koşullarının gerçekleşmediği dosya kapsamı ile sabittir. Her ne kadar 3402 Sayılı Yasanın 16/A maddesi hükmü gereğince hizmet mallarının içinde bulunduğu tüzel kişilik adına tespit ve tescil edileceği öngörülmüş ise de tespit tarihi itibariyle taşınmazların hizmet malı niteliğinde bulunmadıkları, başka bir deyişle 16/A maddesi kapsamında olmadıkları sabit olup Belediyece sonradan hizmet malı haline getirilmiş olması da neticeye etkili değildir. Buna göre Köy Tüzel Kişiliği yönünden iktisap koşulları gerçekleşmediğine göre Belediyenin kazandığı bir haktan da sözedilemez. Diğer taraftan 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 775 Sayılı Yasanın 3.maddesi 4916 Sayılı Yasa ile iptal edilmiş olup, yürürlük tarihi itibariyle elde edilecek hakların kazanılmış hak kuralı gereği korunacağı açıktır. Oysa, 775 Sayılı Yasa 1966 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de o tarihte davalı Belediyenin hukuki ve idari yapısı köydür ve Belediye hükmi şahsiyetini henüz kazanmamıştır. Öyle ise, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra köy Belediye olduğuna göre Belediye sıfatı ile 775/3.maddesinden de yararlanamayacağı kuşkusuzdur. Belediye olduktan sonra da istisnai nitelikteki (2981/3290 Sayılı Yasa gibi) yasal düzenlemeler hariç taşınmaz mülkiyetinin Belediyeye intikalini gerektiren bir düzenleme de bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.03.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.