Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3599 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 14803 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: ERDEMLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/04/2004NUMARASI : 1995/431-2004/285Taraflar arasında görülen davada; Davacı, ..ada .parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinde uygulanan tapu kaydının gayrısabit sınırlı olması sebebi ile miktarına itibar edilerek 9190 m2 olarak tespiti gerekirken 183680 m2 miktarıyla tespit ve tescil edildiğini, bilahare taşınmazın ifraz, taksim ve satışlara konu edilerek en son haliyle davalılar adına kayıtlı 26 parça taşınmazın oluştuğunu; dava konusu yerlerin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, çalılık ve yabani zeytinlik niteliğinde yerlerden olduğunu, devlet yabani zeytinliği olarak tespit ve tevzi edilmek üzere parselasyon yapılan yerler içerisinde kaldıklarını, ayrıca zilyetlikle kazanma koşullarının da davalılar yararına gerçekleşmediğini ileri sürerek, tapu iptali-tescil ve elatmanın önlenmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Davanın reddine dair önceden verilen kararın Dairece “…vergi miktarı olan 30 dönümün sabit sınırlardan itibaren ölçülerek miktarı kadar yerin, buna ilaveten davalılara zilyetlik sebebi ile senetsizden 100 dönüm yer verildikten sonra fazla kısımla ilgili açılmış davanın kabulü gerekir…” gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, bazı davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptali-tescil ve elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkin olup, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamından sonra davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Ancak; çekişmeli taşınmazlardan 6 ada 39, 40 ve 44 sayılı parsellerin davalı A.. İ. Biçer adına kayıtlı iken, yargılama sırasında el değiştirdiği görülmektedir.Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HUMK'nun l86.maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir.Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125. maddesi de aynı yönde düzenleme getirmiştir. Kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı, sonucuna göre işlem yapılmalıdır. O halde, bir kısım davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, şimdilik sair hususların incelenmesine yer olmadığına,…” alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.